19 Mayıs 2010 Çarşamba

KUTLU GÜN 19 MAYIS KUTLU OLSUN

Günler vardır uluslar için unutulmazdır, arka arkaya çok önemli olayları tetiklemiş asla kaybolmayan izler bırakmışlardır. Türk Milletinin tarihinde böyle günler çok fazladır. 19 Mayıs 1919 bu günlerden en önemlisidir.

1914 yılında başlayarak dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı Avrupa'nın belli başlı ülkeleri arasında cereyan etmiştir. Biz o dönem Alman hayranı birkaç çılgın yöneticinin, Alman oyunlarına kanması sonucu kendimizi bu savaşın içerisinde bulduk. Almanların amacı bizimle düşmanlarının bir bölümünü oyalayarak ordularına harekât serbestliği sağlamaktı.

Türk Ordusu hemen, hemen sürüldüğü bütün cephelerde zaferler kazanırken müttefiklerimizin yenilmesi sonu, savaş kurallarına göre biz de yenilmiş sayıldık ve sonucunda Mondros Mütarekesini imzaladık. Buna göre de; Fransızlar Adana ve Hatay'a; İngilizler Urfa, Mardin ve Merzifon'a; İtalyanlar Antalya'ya yerleştiler. 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir’e girdi. Böylece yurdumuz paylaşıldı. Ordularımız dağıtıldı, İstanbul Boğazı düşman gemileri ile doldu.

İşte 19 Mayıs 1919 böyle karanlık bir tabloda, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve Ulusal şahlanışımızın tetiklendiği gündür.

Kutlu olsun 19 Mayıs, kutlu olsun ulusal şahlanış, kutlu olsun kurtuluş.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

6 MAYIS

ALTI MAYIS

Yaşam adlı kavgada.
Üç yenilmez armada.
Hayatın baharında.
Doymadılar Dünya''ya.

Devrime neferdiler.
Güneşe gömüldüler.
O gün göremediniz.
Kıymete mi bindiler.

Bindokuzyüzyetmişiki.
Günlerden altı Mayıs.
Gencecik bedendiler.
Tam üç devrim şehidi.

Deniz, Yusuf, Hüseyin,
Üç güzide hür beyin.
Korkulu rüyyasıdı.
Cuntacı faşistlerin.

Yüreklerinde bir aşk.
Omuzlarında parka.
Hepside yoksuldular.
Can verdiler bu halka.

Ey faşist cuntacılar!
Sizde evlat yokmuydu.
Üç gence kıydınız da,
Ruhunuz huzur buldu.

Unutmadık onları.
Yürek de acıları.
Tarihe gömeceğiz.
Hain cuntacıları.

Yargılansın katiller.
Halka hesap versinler.
Cumhuriyet bekçisi.
Her birimiz bir nefer.

Tüm Dünya''ca biline.
Çeliktir bu yürekler.
Devrimciler ölse bile.
Devrimler durmaz sürer.

MEHMET FİKRET ÜNALAN

1 Mayıs 2010 Cumartesi

YETSİN ARTIK!

Sabah sabah dünyam karardı. Yine kahpece bir pusu, yine karakol baskını ve yine yarım düzine şehit ve ağır yaralı canımız ciğerimiz! Yine YURDUN çeşitli köşelerinde sönen ocaklar ve parçalanan yüreklerimiz.

Asker namlunun ucunda ve engel olunmaz bir biçimde gün aşırı şehit verirken, hükumet askerle uğraşıyor. El ele verip asker üst yönetimi ve siyasi otorite, devletin bekası adına önlem alacaklarına bir taraf aylardır intikam peşinde diğer taraf savunmada; kısır bir döngüdür gidiyor, basanın da yanına kalıyor!

Aklım almıyor, gerçekten beynim durdu. İzmir seri katili çok kısa sürede derdest edilirken, DEVLET kolluk kuvvetleri ile artık bu düzeye gelmişken, bu kahpenin evlatlarının nasıl yanlarına kalıyor?

Her buna benzeyen kahpelikten sonra; "takviyeler sevk ediliyor, temas sağlanıyor" da sonra ne oluyor?

Sormaya dilim varmıyor ama, kendim için mecburum soracağım! Bu biz miydik Çanakkale'de; bu biz miydik Kurtuluş Savaşında yedi düveli dize getiren. Gerçekten şimdi bu biz miyiz? Ve şimdi barzaniyi karşılamaya hazırlanıyoruz.

Hoş geldin barzani hoş geldin zira biz ölmüşüz!