25 Haziran 2011 Cumartesi

SAMSUNA ÇIKIŞ


1919 yılı başlarında İngilizler, Türklerin Pontusçulara karşı geliştirmiş oldukları direnişlerden rahatsız olmaya başlamışlardı. Damat Ferit Paşa, Sadrazam olduktan sonra sorunun çözümü için yollar aramaya başlamıştı. 


30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal, Samsun'a, görev bölgesindeki iç huzuru sağlamak, silah ve cephaneleri toplamak, vatandaşlara silah dağıtılmasını engellemek ve bunu yapan kuruluşları ortadan kaldırmak üzere gönderildi. 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket eden Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. İngilizlerin denetiminde olan Samsun'da milli mücadele hareketi için istediklerini gerçekleştiremeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, 25 Mayısta Havza'ya geçti. Samsun'a çıkışını Mustafa Kemal, Nutuk'ta şu şekilde anlatmıştır:

"1919 yılı Mayıs'ının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve manzara : Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durum, Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, Şartları ağır bir ateşkes Antlaşması imzalamış, Büyük Harbin uzun yılları boyunca, millet yorgun ve fakir bir halde. Milleti ve memleketi Dünya Savaşı'na sokanlar, kendi hayatları endişesine düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve yalnız tahtını emniyete alabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız Padişahın iradesine tabi ve onunla beraber şahıslarını koruyabilecek herhangi bir duruma razı, Ordunun elinde silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta. İtilaf Devletleri, ateşkes Antlaşmasının hükümlerine uymağa lüzum görmüyorlar. Birer vesileyle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul'da Adana vilayeti Fransızlar, Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalya askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ve ajanlar faaliyette. Nihayet başlangıç kabul ettiğimiz tarihten dört gün önce 15 Mayıs 1919'da itilaf Devletleri'nin uygun görmesiyle Yunan ordusu İzmir'e çıkartılıyor. Bundan başka, memleketin her tarafından Hıristiyan azınlıklar gizli, açık milli emel ve maksatlarını gerçekleştirmeğe, devletin bir an evvel çökmesine, çalışıyorlardı."

MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE SAMSUN'A ÇIKANLAR

1. Kurmay Albay Kazım Dirik Müfettişlik Kurmay Başkanı
2. Kurmay Albay Mehmet Arif Ayıcı Kurmay Başkanı Yardımcısı
3. Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede Birinci şube müdürü
4. Binbaşı Kemal Doğan Müfettişlik Topçu Kumandanı
5. Dr. Albay İbrahim Tali Öngören Ordu Sıhhiye Başkanı
6. Dr. Binbaşı Refik Saydam Sıhhiye Başkan Yardımcısı
7. Yüzbaşı Cevat Abbas Gürer Müfettişlik Başyaveri
8. Üsteğmen Muzaffer Kılıç Müfettişlik ikinci Yaveri
9. Yüzbaşı Ali Şevket Öndersev Müfettişlik Emir Subayı
10. Üsteğmen Hayati, Kurmay Başkanı Emir Subayı
11. Yüzbaşı Mümtaz Tünay
12. Yüzbaşı İsmail Hakkı
13. Yüzbaşı Mustafa Süsoy Karargah komutanı
14. Üsteğmen Abdullah, İaşe Subayı
15. Birinci Sınıf Katip Faik Aybars Şifre Katibi
16. Dördüncü Sınıf Katip Memduh Şifre Katibi Yardımcısı
17. 3.Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bele
18. Üsteğmen Hikmet Gerçekçi Alb. Rafet Bey'in yaveri

Kaynak-Türkiye Cumhuriyeti Tarihi

AYŞE NİNE


1915 yılının Mart ayı başlarında 11. Tümen Balıkesir'den Çanakkale'ye kaydırılıyordu. Tümenin yolu, Havran-Edremit-Ezine'den geçiyordu. Yürüyüş esnasında 33. Alay Havran'da konaklayacaktı. Alay ve Tabur emir subaylarıyla birkaç eri kapsayan ön heyet, alaydan birkaç saat önce Havran'a vardı. Burası, insanıyla her şeyiyle şirin kentti. Subaylar, kasabanın ileri gelenleriyle karşılaştılar. Nihayet Alay emir subayı, konaklama fikrini ortaya attı.
Ne kadar acelecisiniz, diyen Muhtar sordu:

 -Mevcudunuz ne kadardır?

Emir subayı:

 -Üç bine yakın.

Muhtar tekrar sordu:

-Âlâ. Kaç hayvanınız var?

 -l 50 kadar.

-Subayınız ne kadar?

-50 tutar.

Gönül rahatlığına kavuşan Muhtar söze koyuldu:

-Ne merak ediyorsunuz? Biz de öyle hesaplamıştık. 40 koyun kesildi, kızaracak. Pilav, 5 kazanda pişiyor. 4 ahır boşaltıldı, temizlendi. Erlerle subayların yerleri de hazır. Köyde ne bulaşıcı hastalık var, ne de hayvan hastalığı. Başka isteğiniz var mı?

Birlik geldi. Yerleştirildi. Erler ağırlandı. Subaylara da topluca akşam yemeği verildi. Yemek sonunda Birinci Tabur Emir Subayı Teğmen Şükrü izin aldı. Taburun yerleşme durumunu, son kez görmek için dolaşmaya çıktı. Açıkta kalan oldu mu diye.

Köy meydanına geldiğinde yaşlı, yalnız yaşlı değil iki büklüm olmuş bir ninenin, bur elinde dayandığı değnek, ötekinde feneriyle sendeleyerek yürümekte olduğunu gördü. Belki bir yardımım olabilir diye sordu:

-Nine ne dolaşıyorsun? Geç vakit ne arıyorsun?

İhtiyar durdu. Emir subayının yüzüne doğru fenerini yaklaştırdı. Karşılık verdi:

-Evlatlarımı arıyorum. Teğmen tekrar sordu:

-Hangi evlatlarını?

Nine, umuda düşmüştü, karşısında bir asker vardı. Titrek bir sesle anlattı.

-Hangi evlâtlarım olacak? Bana da 9 er gelecekti. Bekledim. Hâlâ gelmediler. Kaygıya düştüm. Açıkta mı kaldılar, diye. Onları arıyorum. Oğul, bari sen bul.

Teğmen ihtiyarın, ince konukseverlik duygusu karşısında eğildi; kimsenin dışarıda, açıkta kalmadığını anlattı. Ama kadına hüzün çökmüştü. Teğmen bir çare buldu. Tabur karargâhında daha uyumamış birkaç er kaldırdı ve asker de olan torunları yerine ninenin, burcu burcu yurt kokan evinde barındırıldı.

Dedesi ve ninesi böyle düşünen bir milleti, esir edemezsiniz. Yabancılara çarpıcı gelen de Ayşe ninenin içindeki cevher idi.

Kaynak-Türkiye Cumhuriyeti Tarihi 

KURTULUŞ SAVAŞININ KAHRAMAN GAZETELERİ


a) Hukuk-u Beşer Gazetesi: Osmanlı barış ve Selamet Cemiyetinin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Osman Nevresin (takma adı Hasan Tahsin) 1919 Mayısında İzmir kordon boyunda karaya çıkan Yunan askerlerine ilk kurşunu atmasıyla, Anadolu basınının düşmana karşı ilk direnişi başlamıştır. 

Gazeteci Osman Nevres , Selanikte doğmuş, Fevziye Lisesini bitirmiş, Pariste Siyasal Bilgiler Okulundan diploma almıştır. İstanbula döndükten sonraları, Osmanlı devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz Burstan kardeşlerin görünmeyen faaliyetlerini önlemekle görevlendirilmiştir. Bu kardeşlere Bükreşte yapılan suikast nedeniyle devletinin müttefikleri tarafından alınması üzerine İstanbula dönmüştür. Nevres mütareke günlerinde İzmirde gazetecilik yapmıştır. Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı bi şekilde yazdığı makalelerde, düşmana karşı toptan direnişi savunan Osman Nevres, attığı kurşunlarla İzmire çıkan Yunan Birliğinin ilk askerini öldürmüş, yalnız hadise yerinde süngülenerek şehit edilmiştir. Bu olayın basın tarihi açısından kritik yanı, işgal kuvvetlerine ilk kurşunun 1 gazeteci tarafından atılmış olmasıdır. 

b) İrade-i Milliye: Anadoluda ulusal mücadelenin ilk gazetesi, Mustafa Kemalin, Erzurumdan Sivas gelerek, 4 Eylül 1919da Sivas kongresini topladığı sırada, Kuvayi Milliye sözcülüğünü yapmak ve düşüncelerini yaymak amacıyla 14 Eylül 1919da yayınlanan İrade-i Milliye dir. Heyet-i Temsiliye adına Mustafa kemal tarafında kurulmuş, yalnız gazete çıkarmak imtiyazı Sivaslı Sefahattin Ulusalerk adına alınmıştır. makale işleri müdürü Mashar Müfit Kansudur.

İki sütun üzerine dizilen, haftada 2 kez yayınlanan, il basımevinde basılan gazete 100 paraya satılıyordu. Sivas kongresi zabıtları ve Mustafa Kemalin bildirileri bu gazetede yayınlanıyordu. Başlangıçta haftada 1 gün yayınlanan gazete, 1 aralık haftada 2 gün yayınlanmış, daha sonra günlük hale getirilmiştir. 1922 yılı sonuna kadar 3 sene yayın hayatını sürdürmüştür. Anadolunun bütün tarafına gönderilen bu gazetedeki yazıların Mustafa Kemalin dikte edildiği sav edilmektedir. 

c) Hakimiyet-i Milliye: 1919 yılı Aralık ayının son günlerinde Heyet-i Temsiliye reisi sıfatıyla Ankaraya gelen Mustafa Kemal Paşa, Anadoluda kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin kararlarını millete duyuracak 1 gazeteye şiddetle gereksinim duyulduğunu görmüş ne Konyadan getirtilen baskı makineleriyle meclis bahçesindeki binada 1 basımevi kurulmasını sağlamıştır. her hazırlıklar 2 hafta içinde tamamlanmış ve gazeteye Hakimiyet-i Milliye adı bizzat Mustafa Kemal tarafından verilmiştir. 

Gazetenin makale işleri müdürlüğüne Nizamettin Nazif getirilmiş, ilk sayısı Atatürkün başarısı birlikte on Ocak 1920de yayınlanmıştır. Haftada 2 gün yayınlanan gazetenin mesul müdürü Recep Zühtüdr. gazetenin başlığı altında mesleği, milletin iradesine hakim kılmaktır cümlesi yazılıydı. 18 Temmuz 1920de haftada 3 gün basılmaya başlamıştır. 6 Şubat 1921de günlük hale getirilen gazetenin makale işleri müdürlüğüne arkasından sırasıyla Hüseyin Ragıp Baydır, Nafi Atuf Kansu ve Ziya Gevher Etili atanmışlardır. Bu günlerde Ankarada bulunan aydınlar ve gazeteciler Hakimiyet-i Milliyeye makale verdiklerinden, gazetede zengin 1 makale kadrosu oluşmuştur. Ağaoğlu Ahmet, Hüseyin Tevfik, Ruşen Eşref, Dr. Adnan Adıvar, Mahmut Esort, İzzet Ulvi, Dr. Tevfik Rüştü Aras, Yusuf Akçura bunlar arasındadır. 

Daha sonra, Hakimiyet-i Milliye, giderek Atatürkün kurduğu Cumhuriyet Halk Fırkasının (CHF) yayın organı haline dönüşmüş, Özellikle Falik Rıfkı Atayın başyazarlığında, Ankara rejiminin görüşlerini yansıtan 1 parti üstelik devlet sözcüsü görünümünü almıştır. Hakimiyet-i Milliye 1934-1971 yılları arasında millet adıyla yayımlanmış, arkasından yepyeni millet, Halkçı millet, halkçı ve sulh adlarıyla yayınlarını sürdürmüşlerdir. 

d) Öğüt: iki Ocak 1918de Abdülgani Ahmet Bey tarafından Afyonda kurulan, Yunanlıların İzmiri işgal etmeleri üzerine Konyaya taşınan, Konyada İtalyanların baskılarıyla yayın yapamaz hale gelen Öğüt Gazetesi, 1921 Temmuzunda Ankarada Akşam Gazetesi bi şekilde yayınlanmaya başlamıştır. Gazetenin makale işleri müdürlüğünü Sadri Ertem yapmakta, yazar kadrosu Münir Müeyyet Bekman, Lütfü Arif Keramettin, Raif Nezihi, Celal Davut ve Enver Behnandan oluşmaktadır. ulusal mücadelenin üçüncü kritik gazetesi olan Öğüt 1923 yılına kadar yayınlarının sürdürmüştür. 

Kaynak-GEVGİLİ,Ali Türkiye Basını