19 Şubat 2017 Pazar

Mustafa Mümin AKSOY (1892-1948)


M.Mümin Aksoy; 1892 yılında İzmir’de doğdu. 1911 yılında asteğmen olarak ordu saflarına katılarak, Trablusgarp'da, Balkan Savaşları sırasında Çatalca ve Edirne’de görev aldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında önce Süveyş Kanalı harekatlarına, sonra Çanakkale Savaşı’nda Seddülbahir muharebelerine, daha sonra Kafkas Cephesinde ve Erzurum’ da muharebelere katıldı.

Birinci Dünya Savaşı bitince yüzbaşı rütbesi ile İzmir Jandarma Alay Komutanlığı emrine atandı. 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir'i işgal ettiğinde ise, ordu ile ilgisi kesilmiş ve ordudan tart edilmiş görüntüsü verilerek düşman içerisinde istihbarat toplamakla görevlendirildi.

İşgal yılları süresince akıcı olarak konuştuğu Rumca sayesinde işgalci Yunanlılarla yakınlaşarak Ankara’dan istenen bilgilere ulaştı ve Ankara’nın işgalcilere iletmek istediği düzmece bilgileri yerine ulaştırdı. Yunanlılarla birlikte olması sonucu İzmir’de yerli halk tarafından hain olarak damgalandı ve Gavur Mümin olarak anılmaya başlandı.

1922 yılında bir çok faydalı faaliyetinden sonra deşifre olarak Yunanlılar tarafından tutuklanarak Yunanistan’a gönderildi, zaferden sonra esir mübadelesi ile 5 Nisan 1923 tarihinde yurda döndü.

M.Mümin Aksoy kurtuluştan sonra Türk Ordusunda hizmete devam ederek, 24 Ocak 1948 tarihinde Albay rütbesinde bulunuyorken vefat etti.

6 Şubat 2017 Pazartesi

ŞÜKRÜ KANATLI (1893-1954)


Orgeneral Şükrü Kanatlı; 1893 yılında İstanbul’da doğdu. 1912 yılında Piyade Teğmen rütbesi ile Harp Okulu'nu bitirdi. 11. Tümen 31. Alay 4. Bölük Takım Komutanlığı'na atandı. Arnavutluk Harekâtı, Balkan ve I. Dünya savaşı ile Kurtuluş Savaşına katılan Şükrü Kanatlı Kurtuluş savaşından sonra 1924 yılında girdiği Harp Akademisi'ni, 1926 yılında bitirerek kurmay oldu.

1939 yılında Hatay’ın Kurtarılması Harekâtına katılarak komutası altındaki birliklerle Hatay'a girdi. 1941 yılında Tuğgeneral, 1943’te Tümgeneral, 1946’da Korgeneral ve 1950’de Orgeneral rütbesine terfi etti.

Tuğgeneral rütbesi ile 39. Tümen Komutan Vekilliği ve 3. Ordu Kurmay Başkan Vekilliği, Tümgeneral rütbesi ile 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, 51. Tümen Komutanlığı ve Şark Hudut Komutanlığı, 3. Ordu Kurmay Başkanlığı, Korgeneral rütbesi ile 8. Kolordu Komutanlığı, 23 Ekim 1947 – 28 Mart 1949 tarihleri arasında Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay Harekât Yarbaşkanlığı ve Personel Başkanlığı, 15. Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. Orgeneral rütbesinde 1. Ordu Komutanı iken 28 Aralık 1951 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına atandı. Kara Kuvvetleri Komutanı iken, 15 Ocak 1954 tarihinde vefat etti.

4 Şubat 2017 Cumartesi

BUNU BENDEN KİMSE ALAMAZ


Sivas Kongresi için Tokat’tan Sivas’a gidiliyordu. Otomobiller Sivas’a doğru bomboş mesafeler arasında hızlandıktan sonra bir ara düşünceli sessizliğinden ayrıldı; gülümseyerek ve şaşarak dedi ki: 

- İstanbul’dakiler, rütbelerimi, nişanlarımı geri alacaklarmış! Hakları yok ya. Çünkü ben onların her birini bir harp meydanında, bir hizmet mukabili kazanmıştım. Salonlarda, saraylarda değil! Haydi kordonumu alsınlar, o sarayındı. Fakat her ne ise... Zaten ben, o kimselere tekaddüm edip istifamı verdim. Varsın alsınlar!.. “Ancak bunu vermem! Diyerek göğsündeki bu altın imtiyaz madalyasını okşar gibi gösterdi. Bunu benden kimse alamaz! Bunu, Anafartalar’da harp meydanında, ateşin karşısında benim göğsüme taktılar.” Dedi ve sustu.

Gene bugünlerde sarı saçları o dağlardan esen rüzgârlarda savrularak dedi ki: 

- Yahu! Memleketi ben mi batırdım? Yabancıyı Anadolu’ya ben mi soktum? Ben mi nizamı bozdum? Ben kalanı korumak, dağları kurtarmak ve nizamı kurmak için çalışıyorum. Bana müteşekkir olmaları lâzım gelirken, müstevli düşmanlarımızın menfaatine (yararına) uyarak nankörlük ediyorlar. Yanlış yoldadırlar.

Ruşen Eşref Ünaydın

ANADOLU'YA SİLAH VE CEPHANE DEĞİL İDEAL VE İMAN GÖTÜRÜYORUZ


Mustafa Kemal, Yunanlıların İzmir'e asker çıkardıkları 16 Mayıs günü Şişli'deki evinden otomobile atlayarak Galata rıhtımında geldi ve hazırlandığı söylenen Bandırma vapuruna bindi. Hareketinden biraz önce arkadaşlarından biri:

- “İngilizlerin bindiğiniz gemiyi takip etmek, hatta batırmak ihtimalleri vardır,” demişti.

Mustafa Kemal:

- “Burada esir gibi yaşamaktansa Karadeniz'de batmayı tercih ederim,” cevabını verdi.

Sonra yanındakilere Dolmabahçe önünde demirli düşman gemilerini göstererek:

- “Bunlar işte böyle! Dayandıkları şey yalnız demir, çelik ve silah kuvveti! Bildikleri şey yalnız madde. Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz Anadolu'ya silah ve cephane değil, ideal ve iman götürüyoruz,” dedi.

Kaynak:Falih Rıfkı Atay