29 Kasım 2018 Perşembe

KONYA ATATÜRK ANITI

Konya Atatürk Anıtı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Sarayburnu Atatürk Anıtı'ndan sonra yapılan ikinci anıtıdır.

1924 yılında Konya Belediye Meclisi'nin bir Atatürk anıtı yapılmasına karar vermesinden sonra, yer olarak kentin batısındaki İstasyon Caddesi uygun bulunmuş, meydanda bulunan 1917 yılında Mimar Muzaffer tarafından  Tarım Anıtı olarak yapılan Konya Ziraat Abidesi’nin de kaide olarak kullanılması uygun görülmüştür.

Ankara Zafer Anıtı'nın da heykeltıraşı olan Heinrich Krippel tarafından yapılan Konya Atatürk Anıtı, 29 Ekim 1926'da Cumhuriyet Bayramı’nda büyük bir törenle açılmıştır.

Beyaz mermer kaide(6.50m) ve bronz Atatürk heykelinden(2.80m) oluşan anıtta, Mareşal üniforması içinde ayakta duran Atatürk, sağ ayağı önde ve sol eli kılıcının kabzasında, sağ eli öne uzanmış ayaklarının dibinde yükselmekte olan bir demet buğday başağına dokunur şekilde tasvir edilmektedir. Buradaki başak ulusal kalkınmayı ve Anadolu aydınlanmasını simgelemektedir.

Heykelin kaidesi olarak kullanılan Ziraat Abidesi; sekizgen bir havuzun içerisindeki platformun üzerine yapılmıştır. Platformun birinci basamak seviyesinde köşelerde küçük havuzlar yer almaktadır. Dört cephesi taç kapı şeklinde tasarlanmış anıtta, her yönde altı basamaklı merdivenler bulunmaktadır. Merdivenlerden çıkıldıktan sonra, içi boş olan kare şeklindeki anıta ulaşılmaktadır. Anıtta kitabe bulunmamaktadır.

SARAYBURNU ATATÜRK ANITI

Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı için Samsun’a giderken İstanbul’dan hareket ettiği yere, Sarayburnu'na yaptırılan Atatürk Anıtı;  Türkiye'nin ilk anıt heykelidir. Heykel aynı zamanda Türkiye'de dikilen ilk Atatürk heykelidir.

Sarayburnu'na bir Atatürk heykeli dikilmesi fikri dönemin Belediye Başkanı Emin Erkul'a aittir. Belediye Meclisi tarafından da onaylanan bu önerinin gerçekleştirilmesi için bir komisyon kurularak çalışmalara başlanmıştır. Heykelin yapımı heykeltıraş Heinrich Krippel'e verilmiştir. Heykel sanatçının Viyana’daki atölyesinde, dökümü de Viyana’da Birleşik Maden İşletmelerinde yapılmış, parçalar halinde Türkiye’ye getirilmiş ve heykeltıraşın denetiminde yerine oturtulmuştur. 25 Ağustos 1925 tarihinde yapımına başlanan anıt, 3 Ekim 1926'da törenle açılmıştır. İstanbul halkı anıta büyük ilgi göstermiş ve gecenin geç saatlerine kadar akın akın seyre gelmiştir. Atatürk; heykelin açılışından sonra belediye yetkililerine gönderdiği telgrafta şunları söylemiştir:

"Muhterem İstanbul Halkının ilk defa heykelimi dikmek suretiyle gösterdiği yüksek kadirşinaslıktan ve resm-i küşat münasebetiyle hakkımda izhar buyurulan necip hissiyattan dolayı samimi teşekkürlerimi arzederim. Sözün bundan sonrası heykeltıraşlarındır."

Anıt, mermer kaide ve bronz heykel olmak üzere iki kısımdan oluşmakta ve İki kademeli dörtgen bir platform üzerinde bulunmaktadır. Kaidenin üç cephesine bronz madalyon şeklinde yazıtlar monte edilmiştir. Fakat artık bunların hiçbirisi mevcut değildir.

Atatürk, dikdörtgen kaide üzerinde sivil giysili devlet adamı kimliğiyle görülmektedir. Sarayburnu Atatürk Anıtı, ele alınan dönem içinde Atatürk’ün devlet adamı olarak betimlendiği az sayıdaki örneklerden birisidir. Atatürk’ün sol eli beline dayalı, sağ elini yumruk biçiminde sıkarak aşağıya doğru uzatmış, başı dik, kaşları hafif çatık, gözleri hafif kısıktır; dinamik duruşuyla kararlı bir ifade içinde görülmektedir.

Heykelin kaidesinin önünde Hattat Kamil Akdik’in yazısı ile "tarihi ihtilas 1336", arka yüzünde heykelin dikiliş tarihi 1926, yan tarafında Cumhuriyet’in ilân tarihi yazılmıştır.

12 Kasım 2018 Pazartesi

9 Kasım 2018 Cuma

1 Kasım 2018 Perşembe

CUMHURİYET YURTTAŞIN ADAM YERİNE KONULMASIDIR.

Sıcak bir ağustos günü öğle vakti.Atatürk; Ulus'ta sık,sık gittiği  Karpiç lokantasında   cam kenarında oturmuş yoldan  geçenleri seyrediyordu.

Lokantanın tam karşısında  sırtında bakır ibrikle  soğuk şerbet satan  şerbetçiyi  görerek yanına getirilmesini ister.  Atatürk'ün huzuruna İbriği sırtında  ter kan içinde çıkarılan şerbetçi, biraz endişeli ve şaşkındır.
  
Atatürk; şerbetçi  kendisine de bir bardak soğuk şerbet  verdikten sonra sırtındaki ibriği yere bırakıp  karşısına oturmasını ister. Bir an tereddüt eden ve adeta kendisini rüyada sanan şerbetçi Atatürk’ün dediklerini yerine getirip karşısına sıkılarak oturur. 

Atatürk garsonlara onun içinde masaya bir servis açmalarını ister. Hoş beşten sonra Atatürk o emsalsiz zekasıyla halkın yeni ilan edilen cumhuriyet hakkındaki düşüncesinin ne olduğunu tespit etmek için şerbetçiye;

-“Cumhuriyet nedir” diye sorar.

Yerinde şöyle bir doğrulan ve adeta bir anda değişim geçiren  şerbetçi;

-“Cumhuriyet; benim gibi bir garibanın Türk ulusunun kurtarıcısı olan Ata'sının masasında oturabilmesi, kısacası adam yerine konulmasıdır!” der.

Bunun üzerine Atatürk karşısında duran yaverine; o mavi gözleri çakmak, çakmak;

-“Bak çocuk, bak! Cumhuriyet maya tutmuş.” diye bir çocuk sevinciyle bağırır.


Ayağa kalkar ve gitmekte olan şerbetçinin  ibriğini sırtına almasına yardım eder.