28 Şubat 2016 Pazar

ATATÜRK'Ü ELEŞTİREN ÖĞRETMEN



Bir öğretmen Atatürk aleyhinde kötü şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti.

Bakan:

- Oğlum, dedi, hakkınızda biz hiçbir şey yapamayız.

- Niçin yapamazsınız?

- Oğlum suçun Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz.

- Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım.

- Hele biraz bekle! Çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonra yine gel.

Bakan ilk karşılaştığı anda Atatürk’e meseleyi açtı:

- Hani efendim, hakkınızda ağır bir hiciv yazan öğretmen vardı.

- Evet

- Af kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor.

- Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır?

- Hayır, efendim!

- O halde niçin bana soruyorsunuz?

- İşlediği suç sizin hakkınızda.

- Aşk olsun sana! Beni şahsi dargınlığım için kamu emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar egoist mi sanıyorsun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz.


Kaynak:(Falih Rıfkı Atay; Babanız Atatürk, sayfalar 120-121)

9 Şubat 2016 Salı

ŞEHİT YARBAY HÜSEYİN AVNİ BEY (ARIBURUN)

Hüseyin Avni Bey Manastır’da doğmuştur. 1889’da girdiği Harp Okulundan 06 Mayıs 1892 tarihinde teğmen olarak mezun olmuştur.

Harp Okulundan mezun olduktan sonra 3’üncü Ordu’da göreve başlayan Hüseyin Avni Bey, 15 Mayıs 1892’de 3’üncü Ordu Nizamiye 18’inci Alayı 3’üncü Tabur 2’nci Bölüğüne atanmıştır. 08 Ağustos 1895’te üsteğmen olmuş ve aynı tarihte 3’üncü Ordu 33’üncü Redif Alayı 3’üncü Ergiri Taburu 4’üncü Bölüğüne atanmıştır. Buradaki 2 yıl süren görevinden sonra 23 Mayıs 1897’de Redif Priştine 20’nci Tugayı Kurmay Mülhak Subayı olarak göreve başlamıştır. Hüseyin Avni Bey, bu görevi esnasında 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na katılmıştır. 10 Ocak 1898’de yüzbaşı rütbesine terfi eden Hüseyin Avni Bey, aynı tarihte 3’üncü Ordu 38’inci Redif Alayı 2’nci İştip Taburu 1’inci Bölüğüne tayin olmuştur. 22 Ağustos 1904’te kıdemli yüzbaşı olmuş ve 3’üncü Ordu 90’ıncı Nizamiye Alayı 3’üncü Taburunda görev yapmaya başlamıştır. Hüseyin Avni Bey, 02 Haziran 1908’de binbaşılığa terfi etmiş ve 3’üncü Ordu 17’nci Nizamiye Alayı 3’üncü Taburuna, 11 Temmuz 1912’de ise 7’nci Kolordu İdare Heyeti 3’üncü Şube Müdürlüğüne atanmıştır. Bu görevi esnasında Balkan Savaşı’na katılan Hüseyin Avni Bey 12 Ocak 1914’te 3’üncü Kolordu 23’üncü Alay Komutan Muavinliğine ve 01 Şubat 1915’te ise 57’nci Alay Komutanlığına atanmıştır. 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in emrinde 25 Nisan 1915’ten itibaren Çanakkale Muharebelerine katılmıştır.

Binbaşı Hüseyin Avni Bey’in 25 Nisan’da Arıburnu’nda Alayıyla birlikte düşman kuvvetlerine karşı verdiği kahramanca mücadele üst makamlar tarafından övgüyle karşılanmıştır. Osmanlı Devleti Başkomutan Vekili Enver Paşa Gelibolu’ya yaptığı ziyarette bütün birliklerin gösterdikleri ve göstermekte oldukları fedakârlıkları çok beğendiğini ifade etmiş, özellikle harbin başlangıcından itibaren üstün bir kahramanlık ve cesaret örneği gösteren 57’nci Piyade Alayı Komutanı Binbaşı Hüseyin Avni’nin rütbesinin 01 Haziran 1915 tarihinden itibaren yarbaylığa yükseltildiğini bildirmiştir. 

Yarbay Hüseyin Avni Bey 13 Ağustos 1915 tarihinde Kurban Bayramının birinci günü 57’nci Alayda düzenlenen törene katılmış ve Alaydaki bütün Mehmetçikle bayramlaşmıştır. Kendi birliğindeki askerleri ile bayramlaşmadan sonra 3’üncü Kolordu Kurmay Başkanı Albay Fahrettin (ALTAY) Bey’inde katıldığı Sahra Hastanesi’ndeki bayramlaşmaya gitmiştir. Burada İngilizlerin Çanakkale Savaşları’nda kullanmaya başladıkları ve Türk askerinin, sesinden dolayı “Kara kedi” adını verdikleri topçu atışı başlamış ve ilk atış Sahra Hastanesinin 10 metre kadar ilerisine düşmüştür. Devamındaki ikinci atış ise Yarbay Hüseyin Avni Bey’in bulunduğu bölgeye isabet etmiş atışın etkisiyle ortalığı toz duman kaplamıştır. 3’üncü Kolordu Kurmay Başkanı Albay Fahrettin Bey ağır yaralı bir şekilde yerde yatan Yarbay Hüseyin Avni Bey’i kucağına almış ve başının arkasına bir şarapnel parçasının isabet ettiğini görmüştür. Üniforması, başından akan kanla kırmızıya boyanmış vaziyette olan Hüseyin Avni Bey’in son sözleri “Aileme haber verin. Millet var olsun” şeklinde olmuştur.

Bir bayram günü şehadet mertebesine ulaşan 57’nci Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey, Çanakkale Muharebeleri’nin sembol isimlerinden biri olmuştur. Yarbay Hüseyin Avni Bey’in şehadetinden sonra 57’nci Alay’a muharebelerde göstermiş olduğu üstün cesaret ve kahramanlığın bir sembolü olarak altın ve gümüş imtiyaz ve harp madalyası verilmiştir. Çanakkale Savaşları’nda 19 Tümen ve Anafartalar Grubu Komutanı olarak görev yapan Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 57’nci Alayı “Şehitler Alayı” olarak isimlendirmiştir.

Kaynak:askerimuze.tsk.tr

4 Şubat 2016 Perşembe

BU MİLLET ÇOK ZENGİN DEĞİL


Atatürk, Ege Vapuru ile Mersin'e gitmişti. Dönüşte vapur Fethiye'de durmuş. İlçe'de halk şenlik yaparken, gemilerden havai fişekler atılıyormuş. Kendisine refakat eden Zafer Torpidosu'nda bulunan Atatürk, donanmanın şenliklerini seyrederken, kumandanlardan biri Zafer Torpidosu Kumandanı'na bir torpil atmasını söylemiş.

Torpido Kumandanı:

-"Hay hay efendim, demiş, yalnız bir torpilin kıymeti elli bin liradır."

Bunun üzerine Atatürk:

- "Vazgeçin torpil atmaktan, bu millet o kadar zengin değildir!"

Ve Torpido Kumandanı'na dönerek:

-" Sizi tebrik ederim," diye iltifatta bulunmuş.


Kaynak:Niyazi Ahmet BANOĞLU