Bir öğretmen Atatürk aleyhinde kötü şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti.
Bakan:
- Oğlum, dedi, hakkınızda biz hiçbir şey yapamayız.
- Niçin yapamazsınız?
- Oğlum suçun Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz.
- Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım.
- Hele biraz bekle! Çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonra yine gel.
Bakan ilk karşılaştığı anda Atatürk’e meseleyi açtı:
- Hani efendim, hakkınızda ağır bir hiciv yazan öğretmen vardı.
- Evet
- Af kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor.
- Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır?
- Hayır, efendim!
- O halde niçin bana soruyorsunuz?
- İşlediği suç sizin hakkınızda.
- Aşk olsun sana! Beni şahsi dargınlığım için kamu emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar egoist mi sanıyorsun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz.
Kaynak:(Falih Rıfkı Atay; Babanız Atatürk, sayfalar 120-121)