5 Ocak 2019 Cumartesi

ATATÜRK VE ÇOBAN

Atatürk arada bir güzel havalarda kırlara çıkmaya severdi. Bir arabaya atlar, bir süre gittikten sonra arabadan iner, biraz da yaya dolaşırdı. Böyle bir gezinti sırasında dağ başında, kendisini tanımayan bir çobanla ahbaplığa girişmiş, sürüden, koyundan söz ettikten sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

-Sen Atatürk’ü bilir misin?

-Bilmez miyim efendi?Ona Gazi Paşa da derler.

-Peki ne yapmış Gazi Paşa?

-Efendi onun neler yaptığını sen daha iyi bilmelisin.

-Onu görmek ister misin?

-Ah, efendi istemem mi,ama ben onu nerden göreyim?

-Öyleyse bana bak, o bana çok benzer.

Çoban övünme saydığı bu söz üzerine dudak bükerek:

-Haydi ordan.Senin kılığında Atatürk mü olur?Sakalın bıyığın bile yok,karşılığını vermiş.

Atatürk, çobanın bu küçümsemesini sevimli bir anı diye anlatır ve şöyle bitirirdi.

-Çobanın masum hayalini bozmadım ve onun kafasında bıyıklı,sakallı kalmaya razı oldum.

Kaynak: Mehmet Ali Ağakay, Atatürk’ten 20 Anı, Ankara 1990, s. 15-16

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ

 Yıl 1919… Ülke işgal altındaydı!

19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, İngilizlerin istediği gibi çalışmasına izin vermeyeceklerini gördü… Anadolu içlerine doğru ilerlemeye karar verdi.

İlk durak Havza olacaktı.

Yâverinden, hemen bir otomobil bulunmasını istedi.

Araştırıldı, soruşturuldu… Sonunda, Benz marka, çok eski bir otomobil bulunabildi.

Mustafa Kemal,

“Tamam,” dedi.

Arkadaşları,

“Ama çok eski,” diyerek kuşkularını belirttiler.

Mustafa Kemal,

“Olsun,” dedi.

Arkadaşları,

“Her an arıza çıkarıp bizi yolda bırakabilir!” diye uyarmak istediler.

Bunun üzerine Mustafa Kemal,

“Başka otomobil var mı?” diye sordu.

Arkadaşları,

“Yok,” dediler.

“Öyleyse bununla yola çıkacağız!”

Samsun’dan çıkıp Havza’ya doğru gecenin karanlığında yol almaya başladılar…

Korkulan sabaha karşı başlarına geldi. Motor su kaynatmaya başladı… Suyun soğutulması ve değiştirilmesi beklenirken, Mustafa Kemal, otomobilden indi.

Şafak yeni sökmekte… Dağların bulutlara değen tepeleri yeni yeni pembeleşmekteydi.

O anda, Mustafa Kemal, daha önce kimsenin duymadığı bir marşı söylemeye başladı:

Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar…

Sesimizi yer, gök, su dinlesin,
Sert adımlarla her yer inlesin!

Bu gök, deniz nerede var?
Nerede bu dağlar taşlar?
Bu ağaçlar, güzel kuşlar,
Yürüyelim arkadaşlar…

Falih Rıfkı Atay, Babanız Atatürk, Bateş Yay., İstanbul, 1980, s. 60

Kaynak: Süleyman Bulut, Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler, 20. Basım, Ocak 2013, s. 11-12-13 (Can Çocuk-Can Sanat Yayınları)