Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal Conkbayırı Süngü Hücumu’nu şöyle anlatıyor.
8 Ağustos gecesi Anafartalar Grubu Komutanlığı’na tayin olunan Albay Mustafa Kemal Bey, 9 Ağustos günü Suvla Koyu’nda karaya çıkarılan İngiliz Kolordusu’nu mağlup ederek Anafartalar Zaferi’ni kazandıktan sonra hiç vakit kaybetmeden Conkbayırı’ndaki düşmanı bulundukları hattan atmak için bir süngü hücumu tasarlamıştı.
Mustafa Kemal’in “Anafartalar Muharebatı’na Ait Tarihçe” isimli eserinde Conkbayırı Taarruzu’nun uygulanışını şöyle anlatılmaktadır:
10 Ağustos 1915 Conkbayırı Taarruzu Conkbayırı’nda yapılacak taarruz şöyle icra edilecekti: Hücum cephesinde 24. Alay’la bazı perakende efraddan bir avcı hattı vardı. Bu hattın düşmana mesafesi azami 20-30 adımdı. İhtiyatta bulunan 23. Alay Conkbayırı’na karşı ve yeni gelmekte olan 28. Alay bunun solunda olarak Şahinsırt’a karşı karanlıkta fevkalade sükûnet ve intizam ile avcı hattının 20-30 adım kadar gerisinde taarruz cephesi boyunca harp safı nizamında bir vaziyet alacaktı. Gecikmiş olan 41. Alay da geldiğinde vaziyete göre kullanılacaktı. Düşmana katiyen tüfek ve tabii ki top ateşi yapılmayacaktı. Erler süngü takacaklardı. Kararlaştırılan an gelince, harp safı nizamındaki asker hücum yürüyüşüyle düşmana atılacak ve önündeki avcı hattı da ona katılacaktı. 78 Conkbayırı’nda 9/10 Ağustos gecesini pek rahatsız ve uykusuz geçirdim. Bir taraftan Anafartalar mıntıkasından gelen raporlar ve özellikle yanlış fakat mühim haberler beni bizzat meşgul ettiği gibi, bir taraftan da önceki günlerde kıtasını, komutanını kaybetmiş ve hâlâ bulamamış birtakım subayların doğrudan doğruya bana müracaatı bir dakika bile istirahate imkân bırakmadı. 41. Alay hücum anına kadar gelmedi. Yanlış yere gitmiş, sonradan gelebildi. 8. Tümen tertibatını almıştı. 23. Alay iki taburu ile birinci hatta harp nizamında, bir taburu da bu hattın gerisinde olmak üzere Conkbayırı’na taarruza hazırlanmıştı. 28. Alay da aynı hizada Şahinsırt’a hücum tertibatını tamamlamıştı. Gün ışımak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun icrasını bekleyecektim. Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anı idi. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı nizamda duran askerimiz üzerinde bir defa patlarsa, hücumun imkânsız olacağına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen kumandanına tesadüf ettim. O ve her ikimizin yanında bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet seri ve kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:
― Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri 79 gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız!
Kumandan ve subaylara da işaretime dikkat etmelerini ve askerlerin dikkatlerini çekmelerini emrettim. Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim. Bütün askerler, subaylar artık her şeyi unutmuşlar, gözlerini, kalplerini verilecek işarete çevirmişlerdi. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde arslanca bir saldırışla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde âsumâni bir gulguleden başka bir şey işitilmiyordu: “Allah, Allah, Allah!...”
Düşman silah kullanmaya bile vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele neticesinde ilk hatta bulunan düşman tamamen imha edildi. Dört saat mücadeleden sonra 23. ve 24. Alaylarımız Conkbayırı’nı düşmandan tamamen temizledi ve 28. Alay da Şahinsırt’ın en yüksek hattını geri aldıktan sonra Sarıtarla, Ağıl üzerine batıya doğru saldırdı. Önüne tesadüf eden düşman kıtaatını mağlup edip hezimete uğratıyordu. 28. Alay’ın bir kısmı Şahinsırt’ın boyun noktasında yerleştirilmiş olan düşman mitralyözlerinin etkili ateşinden daha ileri gidememişti. Conkbayırı tepesi askerlerimizin eline geçtikten sonra düşman karadan ve denizden yönelttiği seri ve yoğun topçu ateşiyle Conkbayırı’nı cehenneme çevirmişti. Gökten şarapnel, demir parçaları yağmuru yağıyordu. Büyük çaplı deniz toplarının tam isabetli daneleri yerin içine girdikten sonra patlıyor, yanımızda, kenarımızda büyük çukurlar açıyordu. Bütün Conkbayırı yoğun dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes mütevekkilâne neticeyi bekliyordu. Etrafımız şüheda ve yaralılarla doldu. Muharebe meydanında cereyan eden hâli seyrederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma nüfuz edemedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı. Bu saat enkazını daha sonra, bugünün hatırası olmak üzere Liman Paşa’ya verdim. O da aile asalet armasını taşıyan kendi saatini bana verdi.
MUZAFFER ALBAYRAK