1 Mayıs 2010 Cumartesi

YETSİN ARTIK!

Sabah sabah dünyam karardı. Yine kahpece bir pusu, yine karakol baskını ve yine yarım düzine şehit ve ağır yaralı canımız ciğerimiz! Yine YURDUN çeşitli köşelerinde sönen ocaklar ve parçalanan yüreklerimiz.

Asker namlunun ucunda ve engel olunmaz bir biçimde gün aşırı şehit verirken, hükumet askerle uğraşıyor. El ele verip asker üst yönetimi ve siyasi otorite, devletin bekası adına önlem alacaklarına bir taraf aylardır intikam peşinde diğer taraf savunmada; kısır bir döngüdür gidiyor, basanın da yanına kalıyor!

Aklım almıyor, gerçekten beynim durdu. İzmir seri katili çok kısa sürede derdest edilirken, DEVLET kolluk kuvvetleri ile artık bu düzeye gelmişken, bu kahpenin evlatlarının nasıl yanlarına kalıyor?

Her buna benzeyen kahpelikten sonra; "takviyeler sevk ediliyor, temas sağlanıyor" da sonra ne oluyor?

Sormaya dilim varmıyor ama, kendim için mecburum soracağım! Bu biz miydik Çanakkale'de; bu biz miydik Kurtuluş Savaşında yedi düveli dize getiren. Gerçekten şimdi bu biz miyiz? Ve şimdi barzaniyi karşılamaya hazırlanıyoruz.

Hoş geldin barzani hoş geldin zira biz ölmüşüz!