17 Mayıs 2009 Pazar

İNSAN ATATÜRK

Asker, politikacı Atatürk aynı zamanda iyi bir de baba idi. Çocuklarla yakından ilgilenirdi. Bilhassa askeri okulların talebeleri en çok ilgilendiği kişilerdi.

1929 yılının bir sonbaharında  trenle İstanbul'dan Ankara'ya dönüyordu. Özel tren Hereke istasyonunda kısa bir duruş yapmıştı... Birden Atatürk’ün gözü istasyon meydanında silah çatmış istirahat eden er kıyafetli çocuk yaşta gençlere ilişti. Ve bunları bir el işareti ile yanına çağırdı. Koşuştular, trenin bir adım yakınında levent vücutlar sanki birden çakılıp kaldılar. Gözleri atalarındaydı. Bir emir bekliyor gibiydiler.

- “Siz kimsiniz ne yapıyorsunuz burada?”

Hepsi bir ağızdan gök gürültüsünü andıran bir haykırışla cevapladılar.

- “Harbiye Stajyeriyiz paşam, manevraya gidiyoruz.”

Fazlaca mütehassis olan Atatürk;

- “Bu kısa duraklamadan faydalanarak size bazı şeyler söylemek isterim!” dedi.

Bir an gözlerini onların üzerlerinde gezdirdi ve şöyle devam etti,

- “Madem ki, zabit olacaksınız mesleğinizin size yüklediği sorumluluğu müdrik olarak çalışın. Kendinizi geleceğe ona göre hazırlayın, Türk tarihini tetkik ederseniz göreceksiniz ki bu millet ne zaman yükseldi ise Türk subaylarının omuzlarında yükselmiş, ne zaman düşmüş ise zabitlerinin çizmeleri altına düşmüştür.”

Harbiye talebeleri Ata'nın bu nasihatini büyük bir dikkatle ve "hazır ol" vaziyette dinlediler. Atatürk'ün gözleri  dalmıştı. Tekrar ağır düşüncelerden sıyrılır gibi bir hareket yaparak.

- "Sizin bir marşınız var, onu bana söyleyin" dedi,

Marş bitince geri döndü ve arkasında bekleyenlere bir şeyler söyledi. Koşuşmalar oldu. Atatürk tekrar pencereden dışarıya uzandığı zaman elinde büyükçe bir paket vardı. Tren ağır, ağır hareket ederken Atatürk gençlere hitaben şöyle diyordu;

- "Size bir şeyler ikram etmek isterim. Kusura bakmayın, yol hali başka bir şeyim yok. Belki hepiniz sigara içmiyorsunuz, belki bir kısmınız içiyor, bir kısmınız içmiyor, ama bu sigara benim sigaramdır. Bundan hepiniz içeceksiniz. Sayıları az olduğu içinde tabirimi mazur görün onları nefes nefes içmenizi isterim."

Genç Harbiyeliler hep bir ağızdan

-"Sağol Paşam" diye bağırdılar ve

Atatürk’ün attığı paketi havada kaptılar.

Atatürk’ün bu sözleri üzerinden 33 yıl gibi çok uzun bir zaman geçmesine rağmen o günleri yaşayanların kulaklarında çınlamaktadır.

- "Nefes, nefes içmenizi isterim!"

Tren uzaklaştıktan sonra uzun, uzun Atatürk’ün ardından bakan bizler, ne demek istediğini çözmeye çalışırken bir karışıklık oldu ve sigaralar kapışıldı.

Bunlardan üç tanesi “g. M. K.” (Gazi Mustafa Kemal) markalı sigara bana bunları nakleden Emekli Albay Fuat Uluç'un sakladığı en kıymetli hatıraydı. 

(Sait Arif Terzioğlu, İnsancıl Atatürk)