Mülteciler meselesinden sonra Osmanlı devletiyle Rusya arasında Kutsal yerler meselesi çıktı. Rusya, İstanbul’a Prens Mençikov’u göndererek, Filistin’de Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen Kamame kilisesi, Hz.İsa’nın mezarı ve Hz.Meryem’in türbesi üstünde Ortodoksların hak ve imtiyazlarını korumak bahanesiyle Osmanlı devletine baskı yaptı; aslında bu davranışın sebebi Osmanlı imparatorluğunu ve Osmanlı Hıristiyanlarını Rus himayesi altına almaktı. Osmanlı devleti Mençikov’un isteklerini Fransa ve İngiltere’nin de teşvikiyle reddetti (1853).
Bu olay, Kırım savaşının çıkmasına sebep oldu. Osmanlı devleti Tuna boyunda tek başına, Kırım’da ise Fransa, İngiltere ve Piemontea krallığıyla birleşerek Rusya’ya karşı savaştı. Savaş, Rusya’nın yenilgisiyle sona erdi ve Paris antlaşmasına göre (1856), Osmanlı devleti bir Avrupa devleti olarak kabul edildi; topraklarının bütünlüğü antlaşmayı imzalayan devletlerce garanti altına alındı. Karadeniz’de hiçbir devletin savaş gemisi bulundurmaması kabul edildi.
Osmanlı devleti, Paris antlaşması imzalanmadan önce Islahat fermanını ilan etti (18 şubat 1856). Bu fermanla, Hıristiyan ve Müslüman bütün tebaasını eşit kabul ettiğini bildiriyordu. Paris antlaşmasının imzalanmasından sonra Osmanlı devleti barış devrine girmekle birlikte iç karışıklıklar devam etti. Cidde’de hac mevsiminde Müslümanlar, Hıristiyanlara saldırdılar. Bu arada Fransız ve İngiliz konsolosları da öldürüldü. Cidde’ye gelen Fransız ve İngiliz savaş gemileri şehri bombaladı. Şehir ileri gelenlerinden on iki kişi idam edildi. Lübnan’da Dürziler ile Maruniler arasında yeni olaylar çıktı; Dürziler Marunilere saldırdı, bir çok Hıristiyan öldürüldü (1860).
Lübnan olaylarının büyümesinden sonra Şam’da da Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında karışıklıklar çıktı. İçlerinde Hollanda ve Amerika konsoloslarının da bulunduğu bir çok Hıristiyan öldürüldü, malları yağmalandı. Fuad Paşa olay yerine gönderilerek olayın suçluları cezalandırıldı. Avrupa devletleri, Lübnan’a ve Suriye olaylarına müdahale ettiler. Fransa, Lübnan ve Suriye’ye birlikler gönderdi (1860).
Bu olaylar sırasında Abdülmecid öldü, yerine Abdülaziz Osmanlı tahtına geçti. Onun tahta geçmesinden sonra Balkanlarda yeni olaylar çıktı. Ömer Paşa kumandasında kuvvetler olayların üzerine gönderildi. Ömer Paşa, asileri olayları önledi, başkaldıran Karadağlıları yendi (1861).
Balkanlardaki isyanın bastırılmasından sonra Girit’te ayaklanma oldu. Asiler, Yunanistan’dan subay ve silah yardımı alıyordu. Ömer paşa asileri yenerek ellerindeki silahları aldı. Ömer Paşanın başarıları üzerine Avrupa devletleri Girit’e milletlerarası bir komisyon gönderilmesini istediler. Osmanlı devleti buna meydan vermemek için sadrazam Ali Paşayı Girit’e gönderdi. Ali Paşa, önce Girit’te bir genel af ilan etti, her nahiyeden iki temsilcinin katılmasıyla bir genel meclis kuruldu; burada adanın yerli halkının şikayetleri dinlendikten sonra bir fermanla Girit’in yeni düzeni ilan edildi (1868).
Alınan bu tedbirler Girit’te karışıklığı yatıştırdı. Sonra Hersek’te yeni olaylar meydana geldi. Hersek sancağına bağlı Nevesin kazası halkından 160 kişilik bir topluluk, vergilerin ağırlığından şikayet ederek Karadağ’a sığındı. Bunlara karşı asker gönderilmedi; olay bütün Hersek’e yayıldı. İsyan, kısa bir süre sonra Bosna Hıristiyanlarına da sıçradı. Avrupa devletleri, bu olaylardan Osmanlı devletinin iç işlerine karışmak için yararlandı.
Avusturya başvekili kont Anrassy, Osmanlı devletine bir nota vererek Rusya, Almanya ve Avusturya’nın bu konuda düşüncelerini bildirdi. Andrassy, notasında Hıristiyan tebaa için tam bir din ve ayin serbestliğini, aşar vergisinin kaldırılmasını, vilayet meclislerinin Hıristiyan ve Müslümanlardan meydana gelmesini, vergilerin mahalli ihtiyaçlara harcanmasını istedi (1876). Osmanlı devleti bu notayı kabul ederek dört hafta içinde silahını teslim edenlerin affedileceğini bildirdi; fakat asiler u teklifleri kabul etmediler ve Karadağlılarla birleşerek savaşa devam ettiler.
Hersek isyanları devam ederken Bulgarlar da ayaklandı. Filibe’deki asiler, bir Bulgar olan Rum konsolosunun teşvikiyle harekete geçtiler (1876). Pazarcık ve Filibe’ye bağlı Müslüman köyleri yakıldı. Bulgarlara karşı askeri birlikler gönderilerek isyan daha fazla yayılmadan bastırıldı. Bulgaristan olaylarının başlamasından kısar bir süre sonra Selanik’te Müslüman olan bir Bulgar kızının Bulgarlar tarafından kaçırılması üzerine çıkan olaylarda Fransız ve Alman konsolosları öldürüldü. Bunun üzerine Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya ve İtalya donanmalarını Selanik’e gönderdi. Bunların baskısıyla olayda suçlu görülenler idam edildi (1876).
Bulgaristan olayları ve Selanik meselesi Avrupa devletlerinin Osmanlı devletine yeni bir nota vermelerine sebep oldu (Berlin memorandumu). Bu notada Selanik olayı gibi olaylarda, Avrupa devletlerinin donanmalarını göndererek silahlı müdahalede bulunacağı bildiriliyor, Andrassy notasının tam olarak uygulanması isteniyordu. Ayrıca Bosna - Hersek’te Osmanlı devletinin yapmayı kabul ettiği ıslahatın uygulanmasının konsoloslar tarafından denetleyeceği bildiriliyordu.
Bu son olaylar üzerine, Mithat Paşa ve birçok Osmanlı Aydını, devletin kurtulması için tek çare olarak “Meşruti bir idare” düşündüler. Abdülazizi tahttan indirerek yerine 5. Murat getirildi (1876); Kanuni Esasi hazırlıklarına başlandı. 5. Murat’ın, tahta geçirildiği gün kendisini tahta geçirmek için almaya gidenleri, öldürmeye geldiler sanması sonucu akli dengesi bozuldu ve kısa bir süre sonra tahttan indirilerek yerine 2. Abdülhamit getirildi. Bu olaylar sırasında Sırbistan ile Karadağ Osmanlı devletine karşı birleştiler; Sırbistan Osmanlı devletine savaş ilan etti (1876). Sonra Karadağ da Sırbistan’a katıldı.
Sırp ordusuna Rus generali Çernayev kumanda ediyordu. Osmanlı orduları Abdülkerim Nadir Paşa ve Muhtara Paşa kumandasında Sırbistan ve Karadağ ordularını yendiler. Osmanlı ordularının bu başarısı üzerine, Paris antlaşmasını imzalamış olan devletler, Babıali’ye bir nota vererek mütareke yapılmasını istediler. Osmanlı devleti bu teklifi bazı şartlarla kabul edebileceğini bildirdi. Sırbistan, ileride bir daha savaşa teşebbüs etmeyeceği hakkında teminat verecek ve savaş tazminatı ödeyecek; Sırp beyi Milan Obrenoviç, İstanbul’a gelerek padişaha bağlılığını bildirecek; Belgrat, Böğür delen, semendere, Feth-i İslam kalelerinde Osmanlı askeri bulundurulacak ve Sırp ordusu on bin kişiye indirilecekti. İstanbul’daki elçiler bu şartları ağır buldular. Bu arada Sırp ordusu, Çernayev’in teşvikiyle prens Milan’ı kral ilan ederek savaşa yeniden başladı. Osmanlı ordusu Sırpları tekrara yenilgiye uğrattı. Sırp ordusunda bulunan Rus subaylarının çoğu öldü. Prens Milan İstanbul’daki Rus elçisi İgnatiyev’e bir telgraf çekerek mütareke için aracılık yapmasını istedi; İgnatiyev Babıali'’e bir nota verdi ve kırk sekiz saat içinde savaş durdurulmazsa, İstanbul’u terk edeceğini bildirdi (31 Ekim 1876). Osmanlı devleti Rusya’nın bu isteğini kabul ederek savaşları durdurdu.
Mütarekeden sonra da İngiltere, Balkan meselelerinin çözümlenmesi için bir konferans toplanmasını teklif etti. Bu konferans 23 aralık 1876’da İstanbul’da başladı. Aynı gün Osmanlı devleti Birinci Meşrutiyeti ilan etti. Konferansta Osmanlı devleti temsilcileri yabancı delegelerin isteklerini Kanunu Esasiye aykırı olduğunu ileri sürerek kabul etmediler; Osmanlı devleti tebaasının meselelerini kendi temsilcileri aracılığıyla çözümleyebileceğini bildirdi. Konferans, bir karar alınamadan dağıldı. Bunun sonucu 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı çıktı. Savaşlar Balkanlarda ve Anadolu cephesinde yapıldı. Osmanlı ordularının direnmesine rağmen Ruslar Ayastafanos’a ve Erzurum’a kadar ilerlediler. Önce Ayastafanos, sonra da Berlin barış antlaşmaları imzalandı. Ayastafanos antlaşmasının imzalanmasında kısa bir süre önce 2. Abdülhamit, Meclisi Mebus anı dağıtarak bir istibdat idaresi kurdu.
Berlin kongresi başlamadan önce de İngiltere Kıbrıs’ı işgal etti. Berlin antlaşmasından sonra önemli eyaletler birer, birer imparatorluktan ayrılmaya başladı. Avusturya Bosna - Hersek’i (1878), Fransa Tunus’u (1881), İngiltere Mısır’ı (1882) aldı. Berlin antlaşmasına göre Osmanlı imparatorluğuna bırakılan, fakat özel bir idareye sahip olan Doğu Rumeli eyaleti de Bulgaristan’a bağlandı (1885).
Yunanistan, Berlin antlaşmasıyla Epir bölgesinde bazı toprakları sınırlarına katmakla birlikte, amacına ulaşmamıştı; Girit’i elde etmek istiyordu. Albay Bas sos (Vassos) kumandasında 10000 yunan gönüllüsü Girit’e çıktı. Bu saldırılar karşısında Osmanlı,Yunanistan’a savaş açtı (1897).
Edhem Paşa kumandasındaki Osmanlı orduları birçok cephede Yunanlıları yenilgiye uğrattı Yunanistan barış istemek zorunda kaldı ve İstanbul’da barış imzalandı (1897).
Osmanlı savaşları kazandığı halde bu antlaşmadan hiçbir yarar sağlamadı. Antlaşmadan kısa bir süre sonrada Girit’e muhtariyet verildi. Bulgaristan da bağımsızlığını ilan etti (1908).
Osmanlı Meclisi Mebus anı 17 Aralık 1908’de açıldı. Meclisin açılmasından bir süre sonra (13 Nisan [31 Mart] 1909) İstanbul’da İttihat ve Terakkiye karşı bir ayaklanma oldu. Ayaklanma, Selanik’ten gelen Hareket ordusu tarafından bastırıldı, 2. Abdülhamit tahttan indirilerek 5. Mehmet padişah oldu (27 Nisan 1909).
5 nci Mehmet zamanında Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasına sebep olan olaylar birbirini kovaladı; İtalya Trablusgarp’a saldırdı; On iki ada İtalyan donanması tarafından işgal edildi; Uşi antlaşmasıyla Trablus garp ve On iki ada İtalya’ya bırakıldı (1912). Osmanlı devleti Trablusgarp’ta savaşırken Balkan devletleri bu durumdan yararlanarak Balkanlardaki Osmanlı ülkelerinde yapılacak ıslahatın birlikte yürütülmesini, silah altında bulunan Osmanlı ordusunun hemen terhis edilmesini istediler (13 Ekim 1912). Arkasından da savaş ilan ettiler. Osmanlı orduları dört balkan devleti karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Balkan devletleri, ancak Çatalca’da durdurulabildi.
Barış görüşmelerine 16 Aralık 1912’de Londra’da başlandı. 30 Mayıs 1913’te Londra’da imzalanan antlaşmaya göre Midye-Enez hattı Osmanlı devletinin sınırı oldu; Edirne Bulgarlara bırakıldı. Osmanlı devleti Girit üstündeki bütün haklarında vaz geçti. Fakat, balkan devletleri Osmanlı devletinden aldıkları toprakları paylaşmada anlaşmazlığa düşünce aralarında başlayan savaştan yararlanarak Osmanlı devleti Kırklareli ve Edirne’yi geri aldı.
Balkan savaşlarının bitmesinden sonra Birinci Dünya savaşı çıktı. Başlangıçta Osmanlı devleti tarafsızlığını ilan ettiyse de daha sonra Almanya’nın yanında Fransa, İngiltere ve Rusya’ya karşı savaşa girdi (11 Kasım 1914). Dört yıl süren savaşlar sırasında Doğu Anadolu’da Ruslara, ırak, Suriye, Filistin ve Mısır’da İngilizlere karşı savaşıldı. Çanakkale’de itilaf devletlerinin ortak ordu ve donanmaları yenildi; fakat Almanya, Avusturya ve Bulgaristan ile birlikte Osmanlı devleti de İngiltere - Fransa karşısında yenik düştü.
Mondros mütarekesi imzalanarak savaşlara son verildi (30 Ekim 1918). Mütarekenin imzalanmasından önce 5. Mehmet ölmüş ve yerine 6. Mehmet (Vahideddin) padişah olmuştu (4 Temmuz 1918).
Mütarekeden sonra İttihat ve Terakki ileri gelenleri ülkeyi terk etti. İtilaf devletleri İstanbul’a girdi. Kars, Ermeniler (19Nisan 1919); Ardahan, Gürcüler (20 Nisan 1919); Antalya, İtalyanlar (24 Nisan 1919); İzmir, Yunanlılar (15 Mayıs 1919); Urfa, Antep, Maraş ve Adana ise Fransızlar tarafından işgal edildi. İzmir’in işgalinden kısa bir süre önce Damat Ferit Paşa sadrazamlığa getirildi. İstanbul’daki Osmanlı hükümeti düşmanlarla işbirliğine girişti.
Osmanlı devletinin bu perişan durumu karşısında Anadoluda başlatılan ve kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrasında , 17 Kasım 1922’de 6. Mehmet (Vahideddin) bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul’u terk etti. Böylece Osmanlı devleti sona erdi.
Kaynak- Türkiye İstiklâl ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi.