19 Nisan 2011 Salı

ARPACININ ÖMER


Fakir ve yetim bir genç olan Ömer, ölen babası arpacılıkla uğraştığı için “Arpacının Ömer” diye çağrılırdı. Ömer, kasabanın zenginlerinden Ülfet Ağa’nın bağında bekçilik yapar. Bir gün bağda iken ileriden üç atlının geldiğini görür. Bunlar Kör Mustafa, Mestan ve Ali’dir. Arpacının Ömer, bunlardan düşmanın iki günlük mesafede olduğunu öğrenir.

Düşmanla karşılaşmak ve onları silahıyla durdurmak ister. Ertesi gün Armutlu bucağına doğru yol alır. Armutlu’ya vardığında orada sadece bucak müdürü Mehmet Ali Bey, birkaç askeriyle Mülazım Eşref Bey ve bazı yaşlıların kaldığını görür. Düşmanla savaşma isteğini Mülazım Eşref Bey’e ileten Ömer, komutandan düşmanı gözetleme görevini alır. Yola koyulan Ömer, Çiçekli Dere denilen yerde Afyonlu Çavuş Mustafa’ya rastlar. Çavuş Mustafa cephane sandıklarını askerimize göndermekle görevlidir.

Çavuşun yanında karnını doyuran Arpacının Ömer tekrar yola koyulur. Artık düşman hatlarına iyice yaklaşmıştır. Bir ağaç altında düşman askerlerinden birini bulan Ömer hızlı davranarak bu düşman askerini esir alır ve Çavuş Mustafa’ya götürür. Askerlerimiz düşmanın dilinden anlayan birisini bulup gerekli bilgileri esir askerden kolayca alırlar. Ömer bu bilgileri hiç durmadan Mülazım Eşref Bey’e götürür.

İyice yorulan Ömer buna rağmen bir türlü uyuyup dinlenmez. Çavuş Mustafa’nın ‘düşman sizin oradaki köprüyü geçerse durdurulması zor olur’ sözü aklından çıkmaz. Gece gizlice cephaneliğe giren Ömer, yirmi tane dinamiti yanına alarak yola çıkar. Dinamitleri köprünün altına yerleştirerek beklemeye başlar. Elinde tüfeğiyle düşmanı bekleyen Ömer, düşman köprüye girdiğinde hem fitili ateşler hem de düşmana ateş etmeye başlar. Büyük bir gürültüyle patlayan köprü onlarca düşman askerini havaya uçurur; fakat Ömer de artık hayatta değildir.

Bugün o köprünün yerinde çelik bir köprü vardır. Köprünün adı da Arpacı köprüsüdür. Ömer’in mezarı da az ilerideki bayırın üzerindedir.

Kaynak-  Milli Mücadele de Türk Çocukları