19 Nisan 2011 Salı

KAFKAS CEPHESİNDEN ANADOLU’YA


75 yaşındaki Yunus Hoca gençliğinde Doksan üç Harbi’nde savaşmış eski bir askerdir. Vatanın işgale uğradığı 1920 yılında, bu eski kahramanlık günlerini hatırlayıp duygulanmaktadır. Torunu Selçuk’un babası olan oğlu Şeref’i Çanakkale’de kaybeden Yunus Hoca, tüm ilgisini torununa yönelterek onu avutmaya çalışmaktadır. Babasını görmek isteyen Selçuk’a eğer uyursa babasını getireceğini söyler. Yunus Hoca, torunu Selçuk’u uyuttuktan sonra sessizce evden çıkar. Anadolu’nun kurtuluşu için Kuvayımilliye’ye katılır.

Anadolu’ya cephane yükleyen motorun yanına geldiğinde, motor kalkmak üzereydi.. Yunus Hoca alelacele motora atladı. İhtiyarlığını unutturan bir çeviklik ve dinçlikle hareket ediyordu. Tahir ve Zivin Meydan Savaşlarının bu eski kurdu, bu sefer Anadolu’ya geçip; orada, sömürgeci, istila ordularına karşı savaşmaya gidiyordu.

Şafak sökerken Yunus Hoca ve motordakiler Anadolu’ya ilk adımlarını atmışlardı.. Hepsinin elinde birer mavzer vardı ve mavzerler Anadolu’nun kurtuluşunu Türkiye’nin kurtuluşunu müjdeliyordu.

 En zor şartlardan en parlak zaferlerin çıkarılabileceğinin en somut örneği olan Türk Kurtuluş Savaşı, İstanbul’dan Anadolu’ya geçerek kurtuluş meşalesini ateşleyenler tarafından başlatılmıştır.

Bulunduğunuz yer işgale uğramış olabilir; fakat direnişe devam etmenin her zaman bir yolu vardır

Kaynak- I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Kahramanları