2 Ocak 2010 Cumartesi

ATATÜRKÜN YAKIN ÇEVRESİNDEKİ SİLAH VE ÇALIŞMA ARKADAŞLARI



Osmanlının son dönemlerinden Türk Milletini kurtuluş yıllarına taşıdığı ve Cumhuriyeti ilan edip Türkiye Cumhuriyetini kurduğu yıllar boyunca Atatürkün yanında sadık, vatansever subaylar, vatanını ve milletini hiçbir şeye değişmeyen gerçek Türkler bulunuyordu.

Atatürk bu gerçek vatanseverlerin desteğini her zaman arkasında hissetti. Her ne koşul olursa olsun asla taviz vermeyen bu kişiler Atatürkün her zaman en yakınında oldular.

Bu bölümde de Milli Mücadele yıllarından itibaren Atamızın hep yanında olan yakın arkadaşlarından bazılarını tanıyacağız.

Afet İnan (1908-1985)

Afet İnan 1908 yılında Selanik’te doğdu. Mustafa Kemal onun “Çağdaş Türk Kadınına” örnek olarak yetişmesini istiyordu.

1925 te Bursa Kız Öğretmen Okulunu bitirdi. Mustafa Kemal tarafından Fransızca öğrenmesi için İsviçre’ye gönderildi, 1927de Türkiye’ye döndü.

1931de Türk Tarih Kurumunun kurucuları arasına katıldı. 1935-1938 arasında Cenevre Üniversitesinin Toplumsal ve Ekonomik Bilimler Fakültesinde öğrenim gördü ve 1939da burada doktora çalışmasını tamamladı.

Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde doçent ve profesör oldu. Değişik üniversitelerde Cumhuriyet ve Devrim Tarihi dersleri verdi. Hem Atatürk’le ve Cumhuriyetle ilgili anılarının bulunduğu hem de değişik konularda eserleri bulunan Afet İnan, 1985te Ankara’da öldü.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Ali Fuat Cebesoy (1882-1968)

Kurtuluş Savaşı komutanlarından, diplomat ve siyaset adamı. 1882 yılında İstanbul’da doğdu. Babası İsmail Fazıl Paşanın gönülsüzlüğüne rağmen, girdiği Harp Okulunda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi Atatürk’ün ölümüne kadar sürecek bir dostluğun başlangıcıydı.

Cebesoy’un Beyrut’ta başlayan kıta hizmetleri, 1908 deki Roma Askeri Ateşeliği dışında, çok hareketli geçti. Trablus’ta savaş başlar başlamaz (1911) oraya ilk gidenler arasındaydı. Balkan Savaşı sırasında Karadağ’da, Yanya Kalesinde, Pista ve Pisani Muharebelerinde, I. Dünya Savaşının başında tümen komutanı olarak katıldığı Kanal Hareketinde büyük başarılar gösterdi.

İstanbul Hükümetinin İç İşleri Bakanı, Mustafa Kemalin görevsizliğini bir genelgeyle açıklayınca Ali Fuat Paşa da kendi bölgesindeki valilere ve mutasarrıflara kendisinden gelecek emirlere göre hareket edilmesini bildirdi. (1919) Ayrıca, her tarafta Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinin kurulacağını ilgililere hatırlattı. Bu çabaları takdirle karşılandığı için, Sivas Kongresi sonrasında Cebesoy, Umum Kuvayı Milliye Komutanı olarak görevlendirildi.

Kendisini çekemeyenlerce Çerkez Ethem taraftarlığıyla suçlandı. Doğru olmadığı sonradan belgelerle ortaya konan bu suçlama üzerine, ayaklanmaların bastırılmasından sonra, Ankara’ya çağrılarak Moskova Büyükelçiliğine atandı. Mustafa Kemalin talimatını yerine getirmekle yükümlü olduğu bu zor görevi başarıyla yürüttü ve 10 Mayıs 1921 de Ankara’ya dönerek Mecliste siyasi çalışmalarına başladı.

Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanlığı yaptı. 1925 te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer aldı.

Cebesoyun ikinci dönem siyasi hayatı İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı yıllarında başladı. Milletvekili olarak tekrar Meclise girdikten sonra Bayındırlık Bakanlığı (1939-1943) ve bir ara TBMM Başkanlığı (1947-1950) yaptı. 1968 yılında aramızdan ayrıldı.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Celal Bayar (1883-1985)

Parlamenter, devlet adamı, Türkiye Cumhuriyetinin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1883 yılında Bursa-Gemlik’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini babası Abdullah Fehmi Efendinin yanında yapan Celal Bayar, Gemlik mahkeme ve reji kalemine memur olarak girdi. Daha sonra Ziraat Bankasında çalışmaya başladı. Bu arada Harir Darutariri okuluna devam etti.

1990 da İttihat Terakki Cemiyetinin kurduğu gönüllüler taburuna yazıldı. Zamanla bu partinin önemli üyeleri arasına girdi. İzmir’de kurulan cemiyetin genel sekreterliğini yürüten Bayar, Kız Lisesinin ve Şimendifer Okulunun açılmasına ön ayak oldu. I. Dünya Savaşından sonra İzmir’de kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin de faal üyeleri arasına katıldı.

1920 yılında Bursa milletvekili olarak Büyük Millet Meclisine katılan Bayar, aynı tarihte İktisat Bakanlığına vekalet etti. Çerkez Ethem’in isyanı sırasında, Ethem’i ikna etmek için gönderilen heyete başkanlık etti.

1921de İktisat Başkanlığına getirildi. Lozan Konferansına müşavir üye olarak katıldı. 1924 te Türkiye İş Bankasını kurma görevini üstlendi. 1937 de İsmet İnönü’nün başbakanlıktan ayrılması üzerine, Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyetinin 14. Başbakanı olarak tayin edildi ve ilk kabinesini kurdu. Atatürk’ün ölümünden sonra, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığına seçilmesine önayak oldu. İsmet İnönü tarafından da başbakan olarak tayin edildi. Daha sonra İnönü ile anlaşamadığından, yerini 3 Mayıs 1939da Doktor Refik Saydama bıraktı.

CHP de arkadaşları ile 1945 de Dörtlü Takriri verinceye kadar görev aldı ve bu tarihte Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte Demokrat Partiyi kurdu. 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde Genel Başkanı bulunduğu Demokrat Partinin iktidarı büyük çoğunlukla kazanması ile 22 Mayıs 1950de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Celal Bayar’ı Cumhurbaşkanlığına seçti.

1954-1957 genel seçimlerinden sonra da Meclis tarafından Cumhurbaşkanlığına seçilen Celal Bayar, 10 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde Adnan Menderesi Başbakan olarak tayin etmiştir. Bayar, 27 Mayıs 1960 da Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koymaları ile tutuklanarak Yassıada’ya götürüldü.

16 ay süren soruşturma ve yargılamadan sonra, Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından, 15 Demokrat Parti ileri geleni ile birlikte idama mahkum edilmiştir. Milli Birlik Komitesi, idamlardan üçünü (Menderes, Zorlu, Polatkan) onaylarken, başta Celal Bayar olmak üzere, 12 Demokrat Parti ileri geleninin idam hükmünü müebbet hapse çevirmiştir. Yassıada’dan Kayseri Cezaevine götürülen Bayar, orada rahatsızlanmış, evinde tedavi edilmek üzere serbest bırakılmıştır. (7 Kasım 1964) 1985 yılında da hayatını kaybetmiştir.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Celal Sahir Erozan (1883-1935)

Celal Sahir Erozan 29 Eylül 1883’te İstanbul’da doğdu. Babası, Osmanlının Yemen Valisi İsmail Hakkı Paşa, annesi şair Fehime Nüzhet Hanım’dır. İlköğrenimine “Numune-i Terakki” ilkokulunda başladı; Davut Paşa Rüştiyesi (ortaokulu) ile Vefa İdadisinde (lisesinde) devam etti. Liseyi bitirince hukukçu olmak istediyse de hukuk öğrenimini yarım bıraktı.

Şiir yazmaya çocukluk döneminde başladı; dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için II. Abdülhamit’in dikkatini çekti ve sık sık sarayda padişahın konuğu olarak ona şiirler okudu, bu nedenle “liyakat nişanı” aldı. On dört, on beş yaşlarındayken Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul, Lisan gibi dergilerde şiir ve makaleleri yayımlandı.. Bu yazılarında ‘’Ahmet Celal, Velhan, Şârık, Hikmet Celal’’ gibi takma adlar kullanmıştır.

1903'te "Hariciye Nezâreti"'nde göreve başladı, 1907 sonrasında Kabataş ve Mercan Liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1911’de Selanik’e giden Celâl Sahir, burada çıkarılan Türk Yurdu, Türk Derneği, Genç Kalemler gibi dergilerde yazdı. I. Dünya Savaşı sırasında bir ara ticaret yaptı, cumhuriyetin ilanından sonra 1928’de Zonguldak Milletvekili seçildi.

Harf Devrimi’ni gerçekleştiren kurula da katılan Celal Sahir, Türk Dil Kurumu’nun dört kurucu üyesinden biri oldu ve böylece uzun süredir savunduğu dilde sadeleşme eyleminin yapıcıları arasında yer aldı. İlk Türk Dil Kurultayı (1932)’nda kurulan “Lugat ve Istılah Kolu’nun” başkanlığını yaptı. İkinci kurultayda bu kolun çalışmaları ikiye ayrılıp adı “Lugat Kolu” olarak değiştiğinde de başkanlığı sürdürdü.

16 Kasım 1935’te akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Cevat Abbas Gürer (1887-1943)

Mustafa Kemalin Başyaveri olan Cevat Abbas, 1887 yılında Niş'te doğdu. Mustafa Kemal ile Samsun yolculuğuna seçilenler arasındaydı. Harp Okulunu 1908 yılında bitirdi. İtalya, Balkan ve I. Dünya Savaşlarında bulundu.

Üsteğmen rütbesiyle katıldığı Çanakkale Savaşında, Mustafa Kemal, Cevat Abbası emir subayı olarak karargahına aldı. 1916 da yüzbaşılığa yükseldi. 16 Mayıs günü Samsuna gitmek üzere Bandırma Vapuruna binerken, merkezi Erzurum’da bulunan 9. Ordu Müfettişliği başyaveriydi. Cevat Abbas, Samsun’dan Erzurum’a varıncaya kadar Mustafa Kemalin yazışma işlerini yönetti.

Sivas Kongresinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mensuplarının Meclis-i Mebusan seçimlerine girebilmeleri görüşü benimsenince Bolu’dan milletvekili seçildi ve İstanbul’a gitti. Meclis-i Mebusan dağıtıldıktan sonra Ankara’ya döndü ve Birinci TBMM ne Bolu Milletvekili olarak katıldı.

Erzurum’da Atatürk ile birlikte istifa etmesiyle son bulan askerlik hayatı, 1920 de yeniden başladı ve yüzbaşı rütbesiyle Kurtuluş Savaşına katıldı. Yozgat Ayaklanmasının bastırılmasında gösterdiği çalışmalarından dolayı kendisine İstiklal Madalyası verildi. Rütbesi 1923 te binbaşılığa yükseltildi. 1924 te kurulan İş Bankasının kurucuları ve hisse sahipleri arasında Cevat Abbas da vardı.

Cevat Abbas Gürer, 1941 yılına kadar milletvekilliği yaptı. Mustafa Kemal ile ilgili hatıralarını, Ebedi Şef Kurtarıcı Atatürk’ün Zengin Tarihinden Birkaç Yaprak (1939) adlı kitapta topladı. 1943 yılında Yalova’da hayatını kaybetti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Falih Rıfkı Atay (1894-1971)

Gazeteci ve yazar. 1894 yılında İstanbul’da doğdu. Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürk’ü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Rehberi Tahsil Rüştiyesini bitirdikten sonra Hüseyin Cahit Yalçın’ın müdürlük yaptığı Mercan İdadisinde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat bölümünü bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkı’nın edebiyat beğenisinin gelişmesine yardımcı oldular.

İlk yazıları Servet-i Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkı’nın Tecelli (1911) dergisi ile Süleyman Bahrinin yönettiği Kadın (1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim’in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı.

1912de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı. 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreş’ten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu.

I. Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriyeye gitti; 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşanın hususi katipliğini yaptı. Suriye ve Filistin’deki savaş anılarını "Ateş ve Güneş" (1918) kitabında topladı. Cemal Paşanın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa Müdür Yardımcılığına getirildi. (1917) Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede "Günün Fıkraları" başlığıyla sürekli yazılar yazdı.

Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili yazıları dolayısıyla idamı istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbine verildi. Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divan-ı Harp tutumunu değiştirdiği için idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada İzmir’de Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı. Atatürk’ün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisine Bolu’dan milletvekili seçildi. (1922) Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili olarak T.B.M.M.de bulundu. Hakimiyet-i Milliye, Milliyet ve Ulus gazetelerinin başyazarlığını yaptı.

Yeni Türk alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında dil encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkasının tutumuna şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda Başkanlık yaptı. 1946 da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHP nin savunuculuğunu sürdürdü. Demokrat Partinin 1950 de iktidara geçmesinden sonra Dünya gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti.

Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, anlatımı ve duru Türkçe’siyle Cumhuriyet basınının encümeninde usta kalemlerinden biriydi. Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında Ulus ve Dünya gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık yazılarında çok usta bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği gösteriyordu. Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi.

1971 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Fethi Ali Okyar (1880-1943)


Ali Fethi Okyar, 1880 yılında bugün Makedonya'da bulunan Pirlepe'de doğdu. 1898'de Harbiye Mektebi'ne girdi ve1900'de Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1904'te Kurmay Yüzbaşı olarak Selanik'te bulunan 3'üncü Ordu emrine verildi. Burada İttihat ve Terakki Cemiyetine katılarak, 1908 Devrimi'ni hazırlayan kadro içinde yer aldı. 1908'de Binbaşılığa yükseltilerek Selanik Jandarma Subay Okulu Komutanlığına getirildi.

3 Temmuz 1911'de Arnavutluk Harekâtında İşkodra Müretteb Kuvvetler Kurmay heyetine atandı. 6 Ekim 1911'de Enver Bey ve Mustafa Kemal ile birlikte Trablusgarp'a gelerek savunma kuvvetlerinde görev aldı.

17 Kasım 1912'deÇanakkale Boğazı Müretteb Kuvvetler Kurmay Başkanlığına atandı. 13 Ekim 1913'te Sofya Elçisi oldu. Aynı dönemde askeri ataşe olarak Sofya'da bulunan Mustafa Kemal'le dostluğu pekişti.

1 Kasım - 21 Aralık 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal ile birlikte Minber gazetesini çıkardı. İttihatçı gizli örgüte mensup olduğu iddiasıyla 10 Mart 1919'da tutuklandı, 2 Haziran 1919'da Malta'ya sürgüne gönderildi. Malta sürgünlüğü 30 Mayıs 1921'de serbest bırakılmasıyla sona erdi.

15 Ağustos 1921'de İstanbul Milletvekili olarak TBMM’e katıldı. 10 Ekim 1921 - 4 Ekim1922 arasında Dahiliye Vekilliği yaptı.

7 Mayıs 1943'te İstanbul'da vefat etti.

Kaynak-Gnl.Kur.Başk.lığı

Fevzi Mustafa Çakmak (1856 -1950)

Asker ve siyaset adamı. 1856 yılında İstanbul’da doğdu. 1898 yılında kurmay yüzbaşı olarak Akademiyi bitirdikten sonra, Arnavutlukta görev yaptı. (1899) Arnavutluk ve Rumeli vilayetleriyle ile ilgili ıslahat kararlarını uygulamakla görevli heyette bulundu, (1912) 1917 de Diyarbakır’da tümen komutanlığı, aynı yıl Filistin’de 7. Ordu Komutanlığı yaptı. 1918 de Genelkurmay Başkanlığında görevliydi.

1919 yılı başlarında Ali Rıza Paşa Kabinesinde Harbiye nazırı oldu. Fevzi Paşa 3 Mayıs 1920 de Kozan Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine katıldı; aynı gün de Milli Savunma Bakanlığına ve İcra Vekilleri Heyeti Reisliğine getirildi.

1920 sonlarında Erkân-ı Harbiye Umumiye Vekil Vekiliydi. 1921 de II. İnönü Savaşından sonra Korgenerallik rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığına getirildi. Sakarya Zaferinin ardından da Meclisten Mareşallik rütbesini aldı. İlk yıllarda aynı zamanda milletvekiliydi, ama 1925 te askerlikle siyaset arasında bir seçim yapma durumunda kalınca asıl mesleğinde karar kıldı ve 1944 yılında yaş haddinden emekliye ayrılıncaya kadar Genelkurmay Başkanlığında kaldı. En büyük başarısı Atatürk ile İnönü’nün de kesinlikte aynı görüşte olmalarından güç alarak, orduyu siyaset dışında bırakabilmesiydi.

Mareşal Fevzi Çakmak, 1948 yılında emekli olduktan sonra DP listesinden İstanbul Milletvekili olarak Meclise girdi.

10 Nisan 1950 günü İstanbul'da hayata gözlerini yumdu.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Hamdullah Suphi Tanrıöver (1885-1966)

İstanbul’da 1885 te doğan Hamdullah Suphi Tanrıöver, Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra ilkokul öğretmeni olarak çalıştı. 1920 de Birinci Meclis’e Antalya Milletvekili olarak girdi ve 1923 te Meclisteki görevini İstanbul Milletvekili olarak sürdürdü.

1935 te Bükreş Büyükelçiliğine atandı. 1950 de Demokrat Parti listesinden bağımsız Manisa Milletvekili ve 1945 te DP den İstanbul Milletvekili oldu. Tanrıöver, İstanbul’da işgalci güçlere karşı düzenlenen açık hava toplantılarında, TBMM de ve savaş yıllarında halkı aydınlatmak için gönderildiği Konya, Antalya gibi yerlerde yaptığı etkili konuşmaları ile tanındı, Milli Mücadele yıllarının hatibi olarak ün kazandı.

Hamdullah Suphi Tanrıöver, 10 Haziran 1966 tarihinde İstanbul’da öldü.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Hasan Rıza Soyak (1888-1970)

Yönetici ve siyaset adamı. 1888 yılında Üsküp’te doğdu. Rüştiyeyi bitirdikten sonra İstanbul’da, Vilayet kaleminde devlet hizmetine girdi; kısa bir süre sonra buradan İstanbul Merkez Komutanlığına bağlı Sıkıyönetim Komutanlığı Katipliğine geçti. (1914) Aynı yıl 1. Kolordu Kurmaylığı Bürosunda görevlendirildi. I. Dünya Savaşının ilk yılını burada geçirdi ve 1916da 2. Kolordu Kurmaylığında aynı nitelikte bir göreve nakledildi. (1918) Savaşın son iki yılında Harbiye Nezaretinde idi.

Hasan Rıza, Ankara’da önce TBMM ye katip olarak girdi (1922). Bu görev, kendisini sürekli olarak Mustafa Kemalin yakınında tutuyordu. Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, kendisini mutemet olarak Çankaya Köşküne aldı. (1924)

1927 de Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü, 1932 de genel sekreter vekili, 1934 te de genel sekreter oldu. Genel sekreterliği sırasında bir dönem de Burdur Milletvekilliği yaptı.

Hasan Rızanın görevleri değişirken aynı kalan bir şey vardı; Mustafa Kemalin kendisine karşı beslediği güven.

Hasan Rıza başından sonuna Mustafa Kemalin özel hesaplarını tutan ve harcamalarını yapan kişi olarak kalmıştır.

Hasan Rıza Soyak 1970 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Hasan Saka (1885-1960)

Trabzonun Sürmene ilçesinde 1885te doğdu. Mülkiye Mektebinden mezun oldu. Son Osmanlı Mebusan Meclisinde Trabzon Mebusluğu yaptı.

Anadolu’ya geçtikten sonra TBMM de yine Trabzon mebusu olarak görev yaptı ve Lozan’a giden heyette başkan yardımcısı olarak bulundu.

Çeşitli dönemlerde İktisat, Ticaret ve Maliye Bakanlıklarında bulunan Saka, II. Dünya Savaşı yıllarında Dış İşleri Bakanlığına getirildi. Eylül 1947de hükümeti kurmakla görevlendirilen Hasan Saka, 1949 da Başbakanlıktan ayrıldı ve 1954 seçimleri sonrasında siyasal yaşamdan çekildi.

29 Temmuz 1960da İstanbul’da hayata veda etti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Hasan Tahsin Uzer (1878-1939)

Hasan Tahsin Uzer 1878 yılında Selanik’de doğdu. Atatürkün annesi Zübeyde Hanımın evladı gibi sevdiği Hasan Tahsin, Mustafa Kemalin çocukluk arkadaşıdır.

1897de Mülkiyeden mezun oldu. İlk memuriyete Pursiçan Bucak Müdürlüğüyle başlar. Daha sonra Çiç ve Alnus Bucak Müdürlüklerinde bulunmuş, 1902de Razlık, sonra da sırasıyla Gevgili, Florina ve Kesendire Kaymakamlığı yapmıştır.

I. Dünya Savaşı boyunca çeşitli valilik görevlerinde bulunmuş, Meclisi Mebusan da ve Cumhuriyetin kurulmasından sonra da TBMM de milletvekilliği yapmış bir Osmanlı-Türk devlet ve siyaset adamıdır.

İlk Valilik görevini 1913 yılında Van’da yapmıştır. 1914 te Erzurum Valisidir. Erzurum Valiliği sırasında (I. Dünya Savaşı dönemi) orduya yaptığı hizmetlerden dolayı Altın Liyakat Muharebe Madalyası ve fahri üsteğmen ve yüzbaşılık, bir yıl sonrada Harbiye Nezaretinde yapılan bir törenle binbaşı rütbelerini almıştır.

İttihat ve Terakkiye aşırı derecede bağlıydı. Annesi de İttihat Terakki üyesidir. 1916da kendisini Suriye Valisi olarak görmekteyiz.

1918 yılında I. Dünya Savaşı yenilgisiyle İttihat ve Terakki iktidarı ortadan kalkınca, Hasan Tahsin Uzer 9 Ocak 1918 tarihinde İzmir Valiliğine tayin edilmiştir. Valiliği sırasında I. Dünya Savaşı yenilgisinin dumura uğrattığı idari mekanizmayı yeniden düzenlemeye, rüşvetle mücadeleye önem vermiş, devlet dairelerinin halka açık olmasını sağlamıştır.

19 Ocak 1919da İzmir Mebusu olarak Osmanlı Meclisi Mebusanına katılmıştır. İstanbul’un işgali üzerine Osmanlı Meclisi kapatılmış, Hasan Tahsin de tutuklanarak Malta’ya sürülmüştür.

Türkiye’ye dönüşünün ardından, 1924 te Ardahan, 1927 de Erzurum, 1933 te Konya Milletvekili olmuştur. 10 Aralık 1934 tarihinde "Uzer" soyadı kendisine bizzat Atatürk tarafından verilmiştir. 1919 yılında başlayan İzmir Milletvekilliği dahil, Malta’daki sürgün yılları çıkarıldığında 1935 yılına kadar milletvekili olarak kalmıştır.

Hasan Tahsin, 6 Eylül 1935te Üçüncü Ordu Genel Müfettişliğine getirilmiştir. Bu görevdeyken 1939 yılında vefat etmiştir.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Hüsrev Gerede (1888-1962)

Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı yıllarındaki yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Hüsrev Gerede, 1888 de Edirne’nin Karaağaç ilçesinde doğdu. 1908 de kurmay yüzbaşı oldu. Erzurum’da Kazım Karabekir komutasındaki 15. Kolorduda Kurmay Başkanı olarak bulundu. Mustafa Kemal ile Samsun’a çıkanlar arasında yer aldı.

Son Osmanlı Mebusan Meclisinde Trabzon Milletvekili olarak Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini temsil etti. Birinci Mecliste Trabzon Milletvekili olarak görev yaptı. 1920 de Gerede’de çıkan ayaklanmanın bastırılmasındaki katkıları nedeniyle Atatürk tarafından kendisine "Gerede" soyadı verildi. Çeşitli elçilik görevlerinde bulundu. Türkiye’nin Japonya ve İran la ilişkilerinin gelişmesinde rol oynayan Gerede, İstanbul’da 1962 yılında hayatını kaybetti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

İsmet İnönü (1884-1973)

1884 yılında İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta tamamladıktan sonra Mühendishane İdadisini (Askerî Lise) bitirdi. 1903 yılında Kara Harp Okulundan, 1906 yılında Harp Akademisinden mezun olarak, ordunun çeşitli kademelerinde görev yaptı.

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanının bastırılması harekatına katıldı. Bu ve bundan önceki görevlerinde hudut problemleri ve asilerle yapılan antlaşmalarda başarılı hizmetleri ve mesleki özellikleriyle dikkati çekti. I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesinde Kolordu Komutanı olarak Atatürk’ün emrinde çalıştı ve öğrencilik yıllarından beri devam eden dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti. Suriye Cephesinde savaştı; Milli Mücadele sırasında Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı olarak çalıştı. Edirne Milletvekilliği ve Bakanlık yaptı, Garp Cephesi Komutanlığına getirildi. 25 Ekim 1920den sonra Batı Cephesi Komutanı olarak, Çerkez Ethem isyanını bastırdı. Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarını yönetti. Tuğgeneral rütbesine yükseldi.

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruzdan sonra kazanılan zafer üzerine Mudanya Mütarekesinde Büyük Millet Meclisini temsil etti. Lozan Barış Konferansına Dış İşleri Bakanı ve Türk Heyeti Başkanı olarak katıldı. 24Temmuz 1923te Lozan Antlaşmasını imzaladı.

Cumhuriyetin ilanından sonra 1923-1924 yıllarında ilk hükümette Başbakan olarak görev aldı, 1924-1937 yılları arasında bu görevini sürdürdü.

İnönü, Atatürk inkılaplarının gerçekleşmesinde ve Türkiye Cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk’ün en yakın mesai arkadaşıydı.

Atatürk’ün ölümünden sonra, 1938 yılında, TBMM tarafından Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olarak seçildi. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’yi savaş felaketinin dışında tutmayı başardı. Savaştan sonra çok partili siyasi rejime geçimlesin de en büyük destek oldu. 1950 yılında, yapılan seçimleri kaybettikten sonra, 1960 yılına kadar Ana Muhalefet Partisi Başkanı olarak siyasi yaşamını sürdürdü. 27 Mayıs harekatından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde Başbakanlığa atandı.

1965 yılında bu görevden ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasi yaşamına devam etti, 1972 de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek; ölünceye kadar (25 Aralık 1973) Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu Tabii Üyeliği görevinde bulundu.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)



İzzettin Çalışlar (1882-1951)

Asker, Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve siyaset adamı. 1882 yılında Yanya’da doğdu. İstanbul’da Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesi emrinde çalışmayı reddederek Mudanya’da Milli Mücadele kuvvetlerine katıldığında (1 Temmuz 1920) yarbaydı. O tarihe kadar Üsküp’ten Anafartalar’a uzanan çeşitli yerlerde görev yaptı.

İzzettin Çalışlar, Milli Mücadeleyi yürüten kuvvetlerden 23. Tümen Komutanlığına atandı, 20. Kolordunun da Komutan Vekilliğiyle görevlendirildi. Kütahya-Eskişehir, Birinci ve İkinci İnönü ve Sakarya Meydan Savaşlarında tümen ve grup komutanı olarak bulundu.

1921de albaylığa, 1922de generalliğe yükseldi. 1926da korgeneral oldu. Bu sırada 1. Orduya komuta ediyordu ve bir ara İzmir Valiliği ile Askeri Mahkeme Üyeliği de ek görev olarak kendisine verilmişti.

İzzettin Çalışlar, 1930da orgeneralliğe yükseltildikten sonra ordu komutanı olarak 1939’a kadar görevini sürdürdü. Emekliye ayrıldıktan sonra Aydın (1939), Muğla (1940 ve 1943), Balıkesir (1943) Milletvekili olarak Meclis de bulundu. 1951 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Kâzım Dirik (1881-1941)

Mustafa Kemalle birlikte Samsuna çıkan subaylar arasında bulunan Kazım Bey, 1881de Manastırda doğdu. Harp Okulunu bitirdikten sonra Balkan Savaşına katıldı,

I. Dünya Savaşında çeşitli birliklerde görev yaptı. Mustafa Kemalin Kurmay Başkanlığını da yapan Kazım Bey, Gürcistan’da Ankara Hükümetinin temsilciliğinde bulundu. Milli Mücadele sırasında önemli görevler üstlendi.

Kurtuluş Savaşından sonra İzmir Valisi olan Kazım Dirik, 1935 te Trakya Genel Müfettişliğine atandı. Tarihe ve eski eserlere karşı olan ilgisi nedeniyle özellikle İzmir Valiliği sırasında başarılı hizmetleri olan Dirik, 1941 de Edirne’de vefat etti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Kazım Karabekir (1882-1948)


Asker,  Milli Mücadele kahramanlarından ve siyaset adamı. 23 Temmuz 1882 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk  öğrenimini  değişik yerlerde tamamladı. Ortaokul ve liseyi Fatih Askeri Rüştiyesinde ve Kuleli Askeri Lisesinde okudu. Karabekir, Harp Okulunda Mustafa Kemal ile tanıştı.1902 de Harp Okulunu, 1905 te Harp Akademisini bitirdi. Balkan ve I. Dünya Savaşları'nda görev aldı. Çanakkale’de önemli görevler alarak başarılı oldu. Doğu Cephesi Komutanlığı sırasında Kars, Ardahan, Artvin'in işgalden kurtarılmasını sağladı. 1909 da İstanbul’da patlak veren 31 Mart Olayını bastırmak üzere buraya gönderilen Hareket Ordusunda Mustafa Kemal ile birlikte Kazım Karabekir’de vardı.

I. Dünya Savaşı başlarında yarbaylığa yükselen Karabekir, savaş yılları boyunca İran sınırında, Halep’te, Doğu Cephesinde, Çanakkale’de bulundu. 1917de atandığı Diyarbakır’daki 2. Kolordu Komutanlığından sonra, Erzincan yakınındaki Kafkas Kolordusunun başına getirildi ve bu görevi sırasında Ermenileri püskürterek Erzincan ve Erzurum’u geri aldı. Sarıkamış’taki kolordu ile işbirliği yaparak Kars ve Gümrü kalelerinin alınmasında üstün başarı gösterdi. Bunun sonucu olarak da generalliğe yükseltildi.  1918 yılında Tümgeneralliğe terfi etti.
15. Kolordu Komutanı iken Mustafa Kemal Paşayı ve Milli Mücadele'yi destekledi. Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere Anadolu’ya geçerek Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Atatürk'e, İstanbul’dan gelen tutuklama emrine rağmen "Ben ve kolordum emrinizdedir Paşa'm!" diyerek, ona moral verdi ve kolordusu ile birlikte onu destekledi.

Kurtuluş savaşında önemli başarılar kazanan Kazım Karabekir Paşa Atatürk tarafından takdir edilmiş ve büyük önem kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa "Kazım Karabekir Paşa ve adamları kurtuluş savaşında canları pahasına savaşarak galip geldiler. Bu galibiyet sade onların değil bütün Türk milletinin galibiyetidir" demiştir.

Karabekir’in hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri, Doğudaki görevine gidişiyle başlar. Asıl başlangıç tarihiyse, Mustafa Kemal’in Samsuna çıktıktan sonra kendisiyle temasa geçmesidir. O günden başlayarak Karabekir’in sınıf arkadaşı Mustafa Kemal ile tam bir iş birliği yapacak ve bu beraberlik Kurtuluş Savaşının sonuna kadar sürecektir.

Kazım Karabekir Doğuda Milli Mücadeleyi sürdürürken Edirne milletvekili olarak birinci Büyük Millet Meclisi üyeleri arasına girdi ve böylelikle siyasi hayata atıldı. 1920 yılında, rütbesi Korgeneralliğe yükseltildi.  1923 seçimlerinde de İstanbul’dan milletvekili seçildi. Aynı zamanda merkezi Ankara’da olan 1. Ordu Komutanlığı görevini aldı. Daha sonraları Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez Paşalarla birleşerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurdu (1924) ve bu partinin Genel Başkanlığını üzerine aldı.

Kazım Karabekir  26 Ocak 1948 yılında 66 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Ankara'da vefat etti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Kazım Karabekir Paşa tarafından yazılan ;

TÜRK YILMAZ MARŞI

Cihan-Harbi yangınından, bağrı-yanık Vatan’a
Türk’ü boğmak maksadıyla, girdi düşman askeri,
Kan ve yangın başlamıştır; ırz ve namus kalmıyor;
Tehlikeye düştü vatan, yas içinde her yeri.
Kahraman halk! Kalk, silahlan! Ahd ü peymân Tanrı’ya
Vur! Ve haykır! Türklük ölmez, Türk de yılmaz, ileri!

Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!

Göksü imanlı, temiz vicdanlı
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!

Düşmana salsa, tek bile kalsa
Türk hiç yılar mı, Türk hiç yılar mı?
Türk yılmaz, Türk yılmaz!
Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!

Kazım Özalp (1880-1968)

Devlet adamı, Kazım Özalp 1880 yılında Köprülü-Yugoslavya’da doğdu. Harp Okulunu (1902) ve Harp Akademisini (1905) bitirdi. Selanik’te 36. Alay 2. Bölük Komutanlığına atandı. Daha sonra, İttihat ve Terakki Cemiyetine giren Kazım Bey, 31 Mart İsyanını bastıran Hareket Ordusuyla birlikte İstanbul’a geldi. (1909)

Balkan Savaşından sonra, İstanbul Merkez Komutanlığı Yardımcılığına atandı. (1913) 1914te Binbaşı oldu. Van Seyyar Jandarma Alayı Komutanı iken (1914), I. Dünya Savaşına katılarak Ruslara karşı savaştı. Yunanlıların İzmir’i işgalinde, Balıkesir deki 61. Tümen Komutanlığında görevliydi ve o çevrede Kuvayı Milliyeyi örgütledi. Bu arada Balıkesir Milletvekili olarak TBMM ye girdi. (1920)

Meclis tarafından İzmir Şimal Cepheleri Komutanlığına atandı. Sakarya Savaşına ve Büyük Taarruza katılarak 1921de Tümgeneral, 1922de Korgeneral oldu. 1922-1924 te Milli Savunma Bakanı, 1924-1935 te Meclis Başkanıydı. Bu arada orgeneralliğe yükseldi. (1926) 1935te ikinci defa Milli Savunma Bakanlığına getirildi. 1943te CHP Meclis Grup Başkan Vekili oldu. 1950 seçimlerinde Van’dan milletvekili seçildi ve 1954te siyasi hayattan çekildi. 1968 yılında vefat etti.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Kılıç Ali (1888-1971)

Asker ve siyaset adamı. Kılıç Ali, Askeri okulu bitirdikten sonra binbaşı rütbesiyle I. Dünya Savaşına katıldı. Kurtuluş Savaşında Maraş, Antep yöresinde milli kuvveti kurmakla görevlendirildi. Karayılan ve Şahin Bey ile birlikte bu bölgede çıkan ayaklanmaları ve Kırşehir isyanını bastırdı.

Maraş, Antep ve Urfa’da bulunan Fransız kuvvetlerine karşı yapılan çatışmalardaki başarısı ona, Antep kahramanı olarak ün sağladı. Ağrı isyanı sırasında kurulan İstiklal Mahkemelerinde üyelik yapan Kılıç Ali, 1920-1938 yılları arasında Antep Milletvekilli olarak TBMM de bulundu.

1970 de Yeni Türkiye Partisinin kurucuları arasında yer aldı. "Hatıralarını anlatıyor" (1955), "Atatürk’ün Hususiyetleri" (1955), "İstiklal Mahkemesi Hatıraları" (1955) adlı kitapları vardır.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Mazhar Müfit Kansu (1873-1948)

Siyaset adamı ve idareci, Mazhar Müfit Kansu. 1873de Denizlide doğdu. Edirne’de gördüğü ilk ve orta öğreniminden sonra Gelibolu’da (1891) ve Edirne İdadisinde tarih ve matematik öğretmenliği yaptı. 1897den sonra idareci olarak görev alan Kansu, Havza, Çorlu, Ergene ve İskeçe Kaymakamlığında, 1908den sonra da Gümülcine, Lazistan, Mersin, İzmit ve Balıkesir mutasarrıflıklarında bulundu.

İdareciliğinin yanı sıra siyasetle de ilgilenerek İttihat ve Terakki Cemiyetinin üyeleri arasında yer aldı. 1918de Rus istilasından yeni kurtulan Bitlis’e vali atandı. Heyeti Temsiliye üyeliğine seçildi. Heyet, Ankara’ya geldiği sırada İstanbul’da son Meclis-i Mebusan toplanıyordu.

Mazhar Müfit Kansu, Mustafa Kemal’in de isteğiyle İstanbul’a gitti. Felah-ı Vatan Grubunun çalışmalarına katıldı ve Meclise Hakkari Milletvekili olarak girdi. Heyet adına Vahdeddin ile görüşerek ona Anadolu’ya geçmesini teklif etti. İstanbul işgal edilip Meclis-i Mebusan feshedilince, Mazhar Müfit Kansu gemiyle Beyrut’a geçti. Oradan Silifke yoluyla Ankara’ya geldiği zaman TBMM açılmıştı. Hakkari Milletvekili olarak görev aldı. Milletvekilliği dışında Elazığ Valiliğine atandı.

1923- 1939 dönemlerinde Denizli Milletvekilliği ve 1925te Doğu İstiklal Mahkemesinde Başkanlık yaptı. 1939-1946 da Çoruh Milletvekili olarak siyasi hayatını sürdürdü. Mustafa Kemalin Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyet yıllarından olan Mazhar Müfit Kansu’nun "Erzurum’dan ölümüne kadar Atatürk’le beraber" adıyla 4 Mart 1948 de Son Telgraf gazetesinde yayımladığı anıları, 1966 da Türk Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı. 1948 yılında İstanbul’da öldü.

Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

Mustafa Cantekin (1878-1955)

Doktor ve siyaset adamı. 1878de Çorum'da doğdu. İstanbul Tıp Fakültesinde okurken siyasetle ilgilendiği için kalebent olarak üç yıllığına Şama sürüldü. Burada, İstanbul’dan uzaklaştırılmak amacıyla Şama atanan Mustafa Kemal ile tanıştı. Dostlukları hemen o gün başladı. Mustafa Cantekin'in kitapları ilk bakışta Mustafa Kemalin dikkatini çekti.

İki Mustafa’nın dostluğu hızla gelişti ve çok geçmeden kendilerine katılan, genç subaylardan, Kırşehirli Lütfi Müfit (Özdeş) ile birlikte gizli Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdular.
Sürgünden döndükten sonra tıp öğrenimini tamamladı.

Kurtuluş Savaşı başlarından itibaren Mustafa Kemalin yanında yer aldı. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisine Kırşehir Milletvekili olarak girdi. 1950ye kadar da sürekli olarak Mecliste kaldı. Milletvekilliğinin sürdüğü yıllarda bir ara da Afyon Askeri Hastanesinin başhekimliğinide yaptı. Savaş yaralılarını kurtarmak için çaba gösteren Mustafa Cantekin , 1955 yılında Ankara’da öldü.


Kaynak: (Toktamış Ateşin "Devrim Tarihi" adlı kitabı)

1 Ocak 2010 Cuma

Türk Menem


Bayatlardan Türkmenem...
Damarlarındaki asil kan
Aslına çektiğin ırk menem...
Yaprağın asılı dallar,
Gövdeni taşıyan kök menem...
Yolunu gözleyen yar
Aşkınla çarpan yürek menem...
Can içre canan bilmişem gavim gardaş, nerdesen...
Yedi koldan,
Yirmidört boydan
Gelmişem Orta Asyadan...
Yayından fırlayan ok
Huduttan hududa atılan mızrak
Deli havalar soluyan kısrak
Gibi esmişem...
Az gitmişem, uz gitmişem
Dere tepe düz gitmişem...
Kuş uçmaz kervan geçmez dağları
Göçebe adımlarla gezmişem...
Irağı yakın, yurdumu Irak eylemişem...
Tırnaklarımla oymuşam tortu kayaları
Kıraç toprakları gözyaşlarımla sulak etmişem...
Kızgın tohumlar serpmişem,
Emek vermişem,
Aşa getirmişem...
Türk illerine haber salmışam
Gavim gardaş, nerdesen...
Selçuklu şah-ı sultanlarım adım atmış otağıma
Kapıda karşılamışam civan mert erlerimi
Başım gözüm üstüne berhudar ağırlamışam...
Musul’da Zengiler
Kerkük’te Kıpçaklar
Erbil’de Beg Teginliler
Yiğit yatağı Atabegler kurmuşam
Dokuz başlı tuğlar aparmışam yad ellere
Türk’ün adını âlemlere duyurmuşam...
Bayındır Kızanı torunlarımı kucaklamışam
Bahar coşkusu Akkoyunlar gibi ovalara yayılmışam...
Sultan Cined’in emaneti
Şah İsmailimle pişirmişem ham yanlarımı
Ocağımda tüten Safevi ateşiyle alev alev yanmışam...
Genç Osmanlıyla açmışam Bağdat’ın kapısını
Cahiliye devrini hepten kapatmışam...
Dil, din ve ırk özgürlüğüyle donatmışam halkları
Çıra gibi aydınlatmışam kör karanlık tarihi
Çevreme ilim, irfan, ışık saçmışam...
Derin hülyalara dalmışam gavim gardaş, nerdesen...
Ne zaman ki
Türk birliğine diş bilemiş düşman
Çapraz fişek silahıma davranmışam...
Zırnık ödün vermemişem haa sevgimden
Korkmamışam heç
Ölümleri kuşanmışam...
Yalın ayak koşmuşam Kafkas cephelerine
Sarıkamış harekâtına katılmışam...
Buz kesmiş yüreğim Allah-u Ekber Dağlarında
Katmer katmer kefensiz donmuşam...
Çanakkale’de etten duvar olmuşam
Göğüs göğüse çarpışmışam Allah vekil
Bir adım geçirmemişem gâvuru öteye
Üst üste cansız yığılmışam...
Nasıl ki
Harb-i cihanlarla zayıflamışam
Güçten kudretten düşmüşem heyhat!
Yeraltı kaya yağlarım sulandırmış ağızları
Hemhal manda manda paylaşılmışam...
Öyle ki
Et ve tırnak misali ayrılmışam
Süt kuzu yavru gibi koparılmışam Anadolu’dan
Yılanlar tıslamış
Köpekler hırlamış ardımdan,
Sahipsiz kalmışam gavim gardaş,nerdesen...
Lord planları tayin etmiş kaderimi
Misak-i milli sınırlar dışına çıkarılmışam...
İtilmişem, kakılmışam, horlanmışam külliyen
Tekme tokat yerlere yatırılmışam...
Dağ ayılarının önüne atılmışam yaralı
Çöl develerinin hörgücüne tepe taklak asılmışam...
Türk menem demişem
Türkçe söylemişem
Eskiyaka’da kurşunlara dizilmişem...
Emeğimin hakkını istemişem
Gavurbağ’da linç edilmişem...
Adalet beklemişem
İplere gerilmişem...
Eşitlik yeğlemişem,
Zab suyu kana bulanmış
Altunköprü’de ekin gibi biçilmişem...
El insaf vicdan dilemişem
Zindanlara sürülmüşem...
Çığlıklarım katlimin sâlası
Diri diri gömülmüşem gavim gardaş, nerdesen...
Duy hele
Kimliğim değiştirilmiş
El-Temim olmuş Türkmen Kerkük
Hafızalardan kazınmışam...
Baas Baas bağırmışlar partizanca
Kin kusmuşlar yüzüm barabarı,
Evimden yurdumdan göçe zorlanmışam...
Kollarım kırılmış omuzlarımdan
İşkencelerle yoğrulmuşam...
Gözlerim kan çanağı
Fincan fincan oyulmuşam...
Ölmem yetmemiş kâfire
İp sarılmış cesedime
Sokaklarda dolaştırılmışam...
Cıncık gibi ortalığa saçılmış cism-i bedenim
Lime lime dağılmışam gavim gardaş, nerdesen...
Beterin beteri var...
Biri getmiş, ötekiler gelmiş...
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam...
Mavzerler çevrilmiş üzerime
Tetiklere sarılmış Puştlar
Merhamet beklerken, zulüm bulmuşam...
Böyük devletlerin böyük oyunu
Yok etmek Türk’ün soyunu
Çoraplar örülmüş
Çuvallar geçirilmiş başıma
Aslanım; kediye boğulmuşam...
Okumak yazmak yok...
Dilim damağıma bağlanmış
Düşünmem, konuşmam, kızmam yasak...
Başın kaldırıp bakmak
Gözün ucuyla süzmek ne cüret...
Elim ayağıma dolanmış
Oturmam, yürümem, gezmem yasak...
Taş kesilmişem gavim gardaş, nerdesen...
Di gah gel...
Di gel ölem di gel...
Adına gurban olam di gel...
Alnına kanım çalam di gel...
Bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen...
Yurdum Türkmen eli, can özüm sen...
Soyum sopum Türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen...
Oy men ölmüşem gavim gardaş, nerdesen

Ali Yaşar