5 Ocak 2011 Çarşamba

BATI TRAKYA MÜFREZESİ


Mondros Mütarekesi'nin ardından Batı Trakya bölgesinin planlı bir şekilde Yunanlıların yöne timine verilmesi süreci başlamıştı. Bu yüzden Mustafa Kemal, Doğu ve Batı Trakya'nın bir birlik içinde ifadesini doğru bulmuyordu. Doğu Trakya tartışılmaz biçimde Türkiye'nin bir parçasıydı. Doğu ve Batı Trakya'nın birliğinde ısrar etmek ise Doğu Trakya üzerinde de, bazı yabancı iddialarına neden olabilirdi. Bu yüzden Batı Trakya'da, yerel bir direniş hareketi oluşturulmalıydı.

1919 Nisan'ında İstanbul'da, Batı Trakya'daki silahlı mücadeleyi düzenlemek üzere bir heyet toplandı. 
Heyete Albay İsmet (İnönü) ile Karakol Cemiyeti'nin üye lerinden Kara Vasıf, Albay Galatalı Şevket Bey ve Albay Kemalettin Sami Bey ile Albay Seyfi Bey bulunuyordu. Toplantı sonunda Yüzbaşı Fuat Bey (Balkan), Batı Trakya'da Yunan işgaline karşı Türklerin ayaklanmasını sağlamakla görevlendirildi. 

Yüzbaşı Fuat, görevi alır almaz 18 kişilik müfrezesiyle Batı Trakya’ya geçti ve direniş hazırlıklarına başladı. Müfrezede üç de Bulgar çeteci vardı. Trakyalı Türk lerin katılımıyla müfrezenin gücü, 600 kişiye ulaştı. Yüzbaşı Fuat Bey Yunanlıların Trakya işgalini tamamladıkları 1920 Haziran'ına kadar hazırlıklarını sürdürdü ve 27 Mayıs 1920'de kurulan “Batı Trakya Geçici Hükümeti”nin askeri sorumlusu olarak görev aldı. Bu hükümetin başkanı, Peştireli Tevfik Bey; II. Başkan ve Adli ye Bakanı Gümülcine Müftüsü Bekir Sıtkı Bey; Dışişleri Bakanı, Edirneli Mahmut Nedim Bey; İçişleri Bakanı, Hasan Tahsin Bey (Tüten); Silahlı Kuvvetler Komutanı, Fuat (Balkan) Bey; Komutan Yardımcısı, Teğmen Fahri (Org. F. Özdilek) idi. “Bulgar Üye” sıfatıyla da Vangel Yorgiyef görev yapıyordu.

Bu arada Ankara'dan, Fuat Bey'in çalışmalarına ilişkin talimatlar da verilmeye başlandı. Ge­nelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Doğu ve Batı Trakya'da yapılacak faaliyetlere ilişkin verdiği emirlerde Fuat Bey'in görevine özellikle dikkat çekiyordu.

1921 yazında Ankara Hükümeti'nin gönderdiği ekonomik desteğin ardından Eylül ayında Fuat Bey ve emrindeki çeteler, Yunan birliklerine silah ve erzak taşıyan trenleri bombalamaya; düşman nakliyesini önlemek için köprü, tünel ve telgraf hatlarını tahrip etmeye başladılar. Yunanlılar da bölgenin kontrolünü sağlayabilmek için, daha fazla kuvvete ihtiyaç duydular ve iki tümeni yani 20 bine yakın askeri bölgeye getirdiler.

Türk ordusu Büyük Taarruz'a hazırlanırken, İstanbul'da da “Batı Trakya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” kuruldu. Amacı, Meriç ile Ustruma nehirleri arasında kalan böl genin geleceğinin, halkın oyuna başvurularak belirlenmesini sağlamaktı. İzmir'in geri alınmasından bir gün sonra Fuat Balkan'a, Genelkurmay Baş kanı Fevzi Çakmak'ın “akınların artırılması” direkti fi ulaştı.

1923 kışı boyunca Fuat Bey ve müfrezesi, Gümülcine ve Dedeağaç çevresinde Yunan birliklerine baskınlar düzenledi ve toplanmalarını önledi. 20 Temmuz 1923'te Mudanya Mütarekesi’nin ardın dan, Doğu Trakya'yı Meclis Hükumeti adına devralan Trakya Fevkalade Komiseri Refet Paşa, Fuat Balkan'a, Batı Trakya'daki mücadelenin durdurulması, milli müfrezelerin dağıtılması ve su bayların Türkiye'ye gönderilmesi talimatını verdi.

Bu talimat üzerine, Batı Trakya Geçici Hükümeti'nin görevine son verildi. Yüzbaşı Fuat Bey ve müfrezesi 5 Haziran 1919'dan 20 Temmuz 1923'e kadar, 4 yıl 45 gün, bölgede direniş faaliyetinde bulunduktan sonra terhis edildi. Milli Mücadele sonunda Batı Trakya, Türkiye sınırları içinde yer almadı. Sadece Karaağaç, Yunanistan tarafından savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi. Ancak Batı Trakya'daki direniş hareketi, Yunan ordusunun Anadolu ve Trakya'da ki savaşa yeni kuvvet göndermesine engel olarak, Milli Mücadele hareketine önemli bir katkıda bulundu. 

Fevzi Çakmak'ın Trakya’da yapılacak direniş faaliyetine ilişkin talimatı şöyleydi:

"Batı Trakya ve Makedonya bölgesinde fiili hareketleri ve ayaklanmayı, bağımsız olarak Fuat Bey idare edecek ve çalışmalarını planlama ve uygulamada tamamen serbest olacak. Trakya heyetine verilen ödeneğin büyük kısmı Fuat Bey’e tahsis edilecek. Yunan silahlı kuvvetleri, mümkün olduğu kadar Anadolu dışında tespit ve meşgul edilecek. Bunu sağlamak için, Bulgarlarla da işbirliğiyle çok sayıda çete kurulacak, çetelerle baskın ve tacizler yapılacak. Yunan idaresi yerine, yerli halkın kurduğu muhtar bir hükümet idaresi propaganda edilecek".

KAYNAK: Kansu Şarman - Popüler Tarih Dergisi / 30. Sayı / Şubat 2003