5 Ocak 2011 Çarşamba

ERTUĞRUL’UN KADER UÇUŞU


Pilot Üsteğmen Cemal Bey, 'Ertuğrul' adlı uçağıyla yaptığı keşifte, İngilizlerin Çanakkale Boğazı'nın bir bölümündeki mayınları temizlediğini fark etti ve bu keşif, savaşın kaderini etkiledi.

Goben ve Breslav gemilerinin Marmara Denizi’ne yeni sığındığı günlerdi. Osmanlı yönetimi gemileri satın aldığını açıklamış ve Amiral Souchon'u donanmanın başına getirmişti. Souchon'un ilk icraatı Boğazların güvenlik durumunu kontrol etmek oldu.

Osmanlı Bahriyesi'ne göre, Çanakkale ve İstanbul boğazlarının tahkimatı çok iyiydi. Ancak gerçekler biraz farklıydı. Özellikle Çanakkale'deki tahkimat hem silah hem de askeri teknik açısın­dan oldukça geri kalmıştı. Amiral Souchon'un isteği üzerine, Almanya'dan Amiral Von Usedom, beraberinde 400 Alman deniz topçusu ve mayın uzmanıyla Türkiye'ye geldi. Von Usedom'a 'Kıyı Istikham ve Mayın Tarlaları Genel Müfettişi' ünvanı verildi. Von Usedom, Ekim 1914'teki raporuna, Çanakkale Boğazı'nın savunması için topçu gücünden çok, mayın tarlalarına ağırlık verilmesi gerektiğini yazdı. Ve Türklerin başladığı mayınlama çalışmasını büyüterek 343 adet mayından oluşan 10 hatlık bir savunma hattı kurdurdu.

Mayın hatları Boğaz'ın en dar yerine kadar, eşit mesafe de 9 kilometrelik bir alana yayılmıştı. Ayrıca Almanya’dan yeni mayın tedarik etmek imkansız olduğundan, Türklerce de üretilemediğinden, İstanbul Boğazı açıklarına Rusların döktüğü yüzer mayını toplayarak Çanakkale'deki mayın hatları takviye edildi. 29 Ekim 1914'te satın alınan Alman gemilerinin Rus limanlarını bombalamasıyla, Osmanlı devleti savaşa girdi. Artık Boğazlar savaşın stratejik bölgesini oluşturuyordu. İngiltere de Rusya'ya gereken yardımı göndermek için, Çanakkale Boğazı'nı deniz harekatıyla geçme kararını almıştı.

1915 Şubat'ında Çanak kale Boğazı girişinde müttefik gemileri bombardımana başladılar. Ancak savaş gemileri için mayınlar tamamen temizlenmeden, içerideki kaleleri imha edecek uzun mesafeli atışlar etkisiz kalıyordu. Bunun üzerine İngilizler mayın tarama gemileriyle Boğaz'ı temizlemeye başladılar.

Çanakkale'deki Türk askeri gücü ise geceleri yapılan bu temizlik harekatına yeterli ölçüde müdahale edemiyordu. Bu noktada, az sayıdaki Türk ve Alman havacıların devreye sokulması kararlaştırıldı.

Ağustos ayından itibaren bölgede keşif uçuşları yapan Pilot Üsteğmen Fazıl ve Üsteğmen Cemal Bey'in yanına, Yüzbaşı Sami Bey gönderildi. Ancak uçaklar yetersizdi. Üsteğmen Cemal Bey, bir ay kadar önce İstanbul'a giderek getirdiği 'Ertuğrul' adlı Bleriot XI-2 tipi bir uçağı kullanıyordu.  Üsteğmen Cemal Ertuğrul'u denemek hem de keşif yapmak amacıyla sık sık havalanıyorlardı. Mart ayının ilk günleri de bu keşif uçuşlarının sıklaştığı bir dönemdi. Çanakkale'deki bölge kumandanlığından da denizdeki mayınların durumuyla ilgili sürekli rapor isteniyordu.

3 Mart 1915 günü Üsteğmen Cemal Bey Boğaz'da keşif için hava andı. Karşılaştığı man­zara birkaç haftadır gördüklerinden farklıydı. Boğaz giri­şinde hiçbir İngiliz mayın tarama gemisi yoktu. Birkaç kez Boğazı dolaştıktan sonra mayınların bir bölümünün geçit verecek şekilde temizlenmiş olduğunu gördü. Bin metre yükseğe çıkarak keşif uçuşunu fark ettirmeden geri dönerek  mayınların temizlendiğini bildirdi.

 8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisi, İngiliz karakol gemisinin kötü hava şartları nedeniyle yerini terk etmesini fırsat bilip aynı yere 20 mayın döşedi. Mayınların temizlendiğini düşünen Müttefik donanması, 18 Mart 1915'te harekata başladı. Aynı akşamüzeri İngiliz ve Fransızlar, 4'ü mayın, 2'si de top mermisi tarafın dan olmak üzere, 6 savaş gemisi kaybettiler, İngilizler mayın hasarının, hazırlıksız oldukları yüzen mayınlar tarafından meydana geldiğini düşündüler. Ancak gerçekte, Nusrat'in son döşediği yeni mayın hattına girmişlerdi. Saat 16.00 sıralarında Üsteğmen Cemal ve Alman pilot Sneidler keşif uçuşuna çıktılar. Düşmanın kesin olarak geri çekildiği belli olmuştu. Üsteğmen Cemal anlatıyor:

"Düşman uçağına pek rastlamıyorduk. Çünkü biz 8 yüz ila bin metreden uçuyorduk. Yalnız gemilerden bize ateş açıyorlardı. Biz de onlara bomba atıyorduk. Bir tek bombayı kucağımıza alıyor sonra elimizle düşmanın üzerine atıyorduk. 18 Mart'tan sonra çekildiler. Cevat Paşa, bize kılıçlı liyakat madalyası verdi."

Kaynak : Popüler Tarih / Aralık 2002 sayısı