İzmir Basını’nın gururla andığı sembolü Şehit Gazeteci Hasan Tahsin aynı zamanda Türk Kurtuluş Hareketinin ilk kurşununu sıkarak bir milletin destanını başlattı..
1919 Yılı 15 Mayıs’ında İzmir Limanını dolduran Yunan Donanmasının içinden karaya ayak basmak için sabırsızlanan Yunan Efzun alayını yaşlı gözlerle izleyen İzmirliler, tarihin en kara gününü yaşıyordu. Mavi - Beyaz bayraklarla donatılmış Kordonboyu o sabah hiç de ışıldamıyordu. Rum kızları eteklerini savurarak şarkılar söyleyip dans ederken ,Yunan Efzun Alayı karaya ayakbastı. Bando önde Başpapaz Hristamos önderliğindeki Efzun Alayı arkada Kordon boyunda gövde gösterisine başlamıştı. Hemen orada bir kıraathanede saçları dağınık esmer teni güneşten iyice yanmış bir genç kendi kendine söyleniyordu
-“Kollarını sallaya, sallaya mı girecekler? Olmaz… Olamaz ki. Sonunda ölüm var .. Kan var. .Bunu anlamalılar.”
Bu genç Selanik’ten İzmir’e göç etmiş , Recep oğlu Osman Nevres beyden başkası değildi. Hasan Tahsin takma adını kullanıyordu. Selanik’te 1888 ‘de dünyaya gelen Hasan Tahsin orada Fevziye Lisesi’ni bitirdi. Devlet sınavını kazanıp Paris’te Sourbonne Üniversitesi Siyasi İlimler Akademisinden mezun oldu. İstanbul’a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. Buxton kardeşlere Bükreş’te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkum edildi. Birinci Dünya Savaşında, Bükreş’in Osmanlı Devleti ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonra , 2 yıl hapis yattığı bu yerden 1916 yılında kurtuldu. Mütarekenin karanlık günlerinde İzmir’e geldi. Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi’nin baş yazarlığını yapmaya başladı.
Hukuk-u Beşer Gazetesi’nin başyazarı vatanperver Hasan Tahsin takma isimli Osman Nevres o güne kadar kalemiyle, eylemleriyle bu istila akıbetini göstermeye çalışmış bir gazeteciydi. İşte korktuğu başına gelmiş , Efzun Alayı Kordonboyunda zafer çığlıkları atıyordu. Birden yerinden fırladı, aynı anda kendisini Yunan işgal askerlerinin karşısında buldu. Az önce kalemini hırsla kıran parmakları arasındaki Rovelver silahı ile ilk kurşunu attı. Kalabalığı yarıp tek başına fırlayan uzun boylu siyah elbiseli adamın attığı ilk kurşun Efzun Alayının sancaktarını yere serdi. Sancaktar boğuk bir sesle yere yıkılırken, o elindeki Rovelverle peşi sıra kurşun sıkmaya başladı. Hiç beklenmedik bu ateş karşısında, önce paniğe uğrayan Yunanlılar gerilediler, peşlerindeki Rum kalabalığı arasından denize düşenler görüldü. Fakat karşılarında ateş edenin yalnızca bir kişi olduğunu fark eden Yunan Efzun Alayı hemen karşı ateşe başladı. Silahlardaki kurşunlar biten Hasan Tahsin, süngü darbeleriyle şehit edildi. Hırslarını Hasan Tahsin’in vücudunu paramparça etmekle de alamayan Efzunlar, bu defa sağa sola tüfekle, mitralyözle ateşe başladılar, hatta denizden Yunan torpidoları da ateşe katıldı. Bu sırada sivil halk arasından çok sayıda can veren oldu.
Hasan Tahsin şehit edildiğinde 31 yaşındaydı. Güler yüzlü, neşeli bir vatansever olarak tanımlanan Hasan Tahsin, işgal acısına dayanamayan yüreğinin sesini dinleyip tek başına da olsa bir alaya savaş açacak kadar cesurdu. Atılan bu kurşun Türk Kurtuluş Savaşının meşalesini yakarken, bütün dünyada Türk ulusunun bu işgali hazmedemeyeceğinin mesajını veriyordu.
Bugün Konak Meydanı’nda bir elinde bayrağı diğer elinde Rovelveri ile anıtlaşan bu genç,Türk Basınının bir sembolü olarak tarihe gülümsüyor.
Kaynak:Cumhuriyet Tarihi