9 Haziran 2009 Salı

Çanakkalede Mucize "Seyit Onbaşı"

Gözlerinden sel, sel akan yaşlar yerleri ıslatıyordu. Güzel dudakları aşk ve iştiyaktan şerha, şerha yarılmıştı. ALLAH’IM! ALLAH’IM! BENDEN KUVVETİNİ ESİRGEME...

Bu yakarış, şüphesiz, hiç kimseninkine benzemiyordu, benzemedi. Çünkü Seyit herkesten ayrı, herkesten başka türlü bir insan oldu, derin bir nefes aldı, Hak namına Hak yolundaydı. Aşk ile kendinden geçmesi ve 280 kiloluk top mermisini kucaklayıp omuzuna alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyit’in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu! Bu manzara tarihin hafızasına kazınacak kadar muhteşemdir. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi, savaşın kaderini değiştiren olayı meydana getirmiş ve İngilizlere ait “Ocean” isimli zırhlı bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştı. Olay müthişti. Sanki denizin üstüne Kıyamet Günü gelmiş gibi ortalık feryat ve figanla doldu.

Batarya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey, üçüncü merminin namluya sürülüşünü ve patlayışını gördü. Gözlerine inanamıyordu. Hayal gibi olayı izledi. Yüzbaşı koşarak ateşlenen topun yanına geldi ve o uzun heybetli namluyu elledi, ateş gibi sıcaktı! Dürbünü gözlerine götürdü, denizin üstünde alevler sarmış ve batmakta olan zırhlıyı görünce, efsane insan Topçu Neferi Seyit’e sarılıp defalarca öptü.

Seyit onbaşı'yı daha sonra bir komutan ödüllendirmek istiyor ve diyor ki :
Hadi bir daha kaldır şunu seyit kaldıramıyor kanter içinde kalıyor sonra ellerini toprağa sürüyor ve bir daha deniyor yine olmuyor ve diyor ki

-“Karşıma düşman çıksın yine kaldırırım.”

DESTANLAŞAN ÇANAKKALE
MUSTAFA TURAN
PAPATYA YAYINLARI
SAYFA 100-101-102